Kitaplar, okurken kendi zihnimizde canlandırdığımız şekilde, herkesin farklı şekilde yarattığı bilinçaltındaki tiplemeler ile canlanır.
Kimi zaman bir yazarın kitaptaki kahramanın gerçekte fiziksel olarak kimi temsil ettiğini açıklamasıyla kafamızda yarattığımızla örtüşmediğinde hayal kırıklığı yaşarız. Veya kitaplardan esinlenerek kurgulanan filmlerdeki sahne geçişleri, olay bütünlüğündeki aksaklıklar, kahramanların kitaptakini yansıtmayışı gibi diğer hayal kırıklıkları.
Ancak bunların hepsi bir yana, kitapları okurken birçok insanın hayatına, yaşanmışlıklarına, anılarına ve özlemlerine şahit olup, beraber gülmek ve ağlamak da kitapların insanlara yaşamayı mümkün kıldığı en güzel olaylardan. Yazarın bahsettiği hikayeye kapılıp yola çıktığımız serüvenler sonucunda aynı duyguları hissedip, kitaplara bağlanmamak gerçekten de mümkün olmuyor. Bu kitap örneklerinin başında ise, kitapçıların raflarında kısa süre önce yer alan meşhur İtalyan gazeteci Tiziano Terzani’nin hayatının dönüm noktası olan kanser teşhisinin konmasının ardından yolculuğunun deneyimlerinin not edildiği Atlıkarıncada Bir Ruh Daha kitabı oluyor.
Gazetecilik kariyerinde oldukça başarılı ve tanınan Terzani, kanser olduğunu öğrendikten sonra, umuttan başka hiçbir şeye yer vermediği bir yolculuğa çıkıyor. Alternatif tıp ve bilimsel tıp arasında birçok gelgit yaşayan yazar, bilimin belli bir noktada tıkandığını fark ettikten sonra, uzun bir yolcuğu çıkıyor. Bu yolculukta katıldığı sağlık seminerlerini, zihnin ve piramitlerin zihin gücünü, doktorları, şifacıları, ermişleri, umut tacirlerini nasıl ziyaret ettiğini ve bunlarla neler yaşadığını birer birer anlatıyor. Alternatif tıp ve umudu başlıca konu alan bu kitap, Terzani için bambaşka bir hayatın başlangıcı oluyor ve Himalayalarda bir kulübede kansere direnerek hayatına devam ediyor.
