featured

Kağıttan Hayatlar

6.6 IMDb puanlı filmlerle risk budur köşemize yeniden hoş geldiniz. Benden anca 5 oynar bu filme, o da set ekibine falan.

Gelelim kısaca bir konusuna.

Sokaktan kağıt toplayarak hayatını idame ettiren Mehmet (Çağatay Ulusoy), bir gün bir çocuk buluyor çöplerin içinde. Çocuk diyor ki, abi beni polise verme (İbo ile Güllüşah). Mehmet de tamam diyor. Ben seni bakarım kimseye söylemem. Çocukla beraber yiyip içiyorlar. Ona bir oda veriyor. Kendi de böbrek hastası bu arada. Kan işiyor kızılcık şerbeti diyor falan. Zaten biriktirdiği para da böbrek nakli içinmiş. Çocuğa çok bağlanıyor. Kimseye laf ettirmiyor. Yüzmeyi öğretiyor. Nihayetinde bir gün kafasına esiyor, hadi sizin eve gidelim annene haber verelim diyor çocuğa.

BUNDAN SONRASI YÜKSEK DOZ SPOİLER İÇERİR

Çocuk ilk başta annesine gitmek istemese de Mehmet onu götürüyor. Zaten burdan sonra anlıyoruz bir işler döndüğünü. Ay meğerse bizim Mehmet şizofrenmiş. O çocuk aslında kendi çocukluğuymuş. O gittiği ev de kendi eviymiş. Annesi bunu çocukken üvey baba dayağından kurtarmak için çöpe atmış. Kaç demiş, kurtar kendini, gelme geri. Öyle bizim gariban babası Turgay Tanülkü Mehmet’i bulmuş. Bakmış, beslemiş sağ olsun. Mehmet’in de evinde su akmıyor ama cebinde akıllı telefonu var. Sormazlar mı? 😀

İNCELEME

İçim şişti izlerken, 3 güne yayıp izledim. Ağlamak istiyorum ama ağlayamıyorum. Klişelerden nefesim kesildi. Konu nerde patlayacak diye bekliyorum. E bekliyorum. Ama patlamıyor bir türlü. Minik ağlak sevimli bir çocuk koyalım, arkada Selda Bağcan çalsın, arada Müslüm, bu millet yer, yediririz demişler. Ama ben yemem.
Ortada bi konu olsun önce. Sırf adam şizofren diye, küçükken üvey babası dövdü diye, anası kurtaramadı gidip çöpe attı diye, adam böbrek hastası diye ağlayamaz bu millet! Millet Kırmızı Oda izliyor artık. Ne acılar ne acılar…

Yani bu filmi çekme amacı tamamen Çağatay Ulusoy olsun da izlensin. Ağlatırız kesin izlenir. Tamamen ticari amaç. Bir sanat, bir icraat, bir konu yok ki. Biz neyi izleyelim? Bir filmi izlerken, bir kitabı okurken, bir iş yaparken bakar insan önce bana ne faydası var, ne kazanabilirim, ne öğrenebilirim diye. Yahu burada ben ne öğrendim diye düşünüyorum. Ben biliyorum zaten birileri çocuklara zulmediyor. Birileri kadınları dövüyor. Abartıp öldürüyor. Ama bunu bana öyle bir harmanlayıp anlat ki beni içine alsın. İçimdeki aktivisti uyandırsın.
Yoksa böyle dövmüş anası sokağa atmış, o da şizofren olmuş. Arada kafası gidip geliyormuş. Kendi çocukluğunu misafir ediyormuş hayatına falan. İyi hoş tamam. Ee? Sonra? Sonrası bu kadar işte. Netfilişte kalite yine yerlerde.
Keyifli seyirler!

Kağıttan Hayatlar

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin