İnceleme yapmak için 6 sezonu bitirmeyi bekledim. Sıkılmadan yılmadan gece gündüz izledim. 3. Sezon 24.bölüme kalp dalak böbrek ne varsa bıraktım. Hala ordalar. Sürekli aklıma o sahne geliyor.
Dizinin konusu şöyle arkadaşlar, bi şeytan var ki kendisi Lucifer Morningstar oluyor.
Babası yani tanrı, onu cezalandırıp cehennemin başı yapmış. Yani normalde melek. Ama cennette babasına karşı isyan başlattığı için, ceza vermiş. Binlerce yıl cehennemin başı olarak görev yapmış. Ta ki bir gün sıkılıp dünyaya tatile çıkmaya karar verene kadar.
Şeytan denilince aklınıza İslamiyet’teki gibi insanları kötüye sevk eden biri gelmesin. Lucifer sadece insanlardaki arzuyu ortaya çıkarıyor. Gözlerinin içine bakıp ” What is your truly desire?” yani “Gerçek arzun nedir?” diye soruyor. İnsanlar da onun gözlerine odaklanıp bir anda, hayattaki gerçek arzularını itiraf ediyorlar.
Lucifer dünyada tabii ki boş durmuyor. Lux adlı bir gece kulübü açıyor. En sevdiği zebanisi Mazikeen ile birlikte. Mazikeen yani Maze, Lucifer’i bütün kötülüklerden korumaya ant içmiş. Başına pek fazla kötülük de geleceği yok çünkü kendisi kurşun geçirmez. Sadece cehennem ateşiyle bilenmiş bıçaklar Lucifer’a zarar verebiliyor.
Bir gün Lux’ın önünde bir cinayet işleniyor ve Lucifer bu cinayeti aydınlatmak isterken Chloe Decker’la yani hayatının aşkıyla karşılaşıyor.
“HELLO DETECTİVE”
Lucifer dedektifi görür görmez aşık oluyor. Fakat bu aşkı itiraf etmesi 5.sezona kadar gerçekleşmeyecek. Kendine bile.
Cinayeti araştırırken bir terapistle yolları kesişen Lucifer, Linda’yı da hayatına alıyor. Artık Linda, Lucifer’a dünyadaki yolculuğunda rehberlik etmek üzere işe koyuluyor. Bu arada Lucifer asla yalan söylemez. Linda”ya da dedektife de ve hatta hayatındaki herkese şeytan olduğunu söylüyor. Fakat kimse ona inanmıyor.
Bir gün artık canına tak eden Lucifer, dedektife kendini vurmasını söylüyor. Dedektif onu vuruyor ve kan akıyor. Lucifer şok tabi. Meğer Chloe’ye olan aşkından Lucifer onun yanında kendini savunmasız bırakmayı seçiyormuş. Bunu da yaklaşık 3 sezon sonra öğreniyoruz.
Lucifer gün boyu yaşadığı her şeyi Linda’yla konuşup, ona danışıyor.
Lucifer’ın abisi Amenideal dünyaya gelip, cehennem başı boş kaldı. Babam seni istiyor deyip çağırsa da, Lucifer’ın dedektifi bırakıp hiçbir yere gitmeye niyeti yok.
Bu diziye beni çeken şey, Lucifer’ın insanlara karşı olan hassasiyeti. Kötüleri cezalandırmaya olan arzusu.
Sadece tek bir insana olan sevgisi.
Terapistle olan konuşmalarında inkar duygusunun üzerine gitmeleri. İnsanları oldukları gibi kabullenmeyi desteklemesi. Mesela o bana bunu neden yaptı diye sormak yerine, onun bana bunu yapması beni neden rahatsız etti diye sormak.
Başkalarının davranışları üzerinde bir etkimiz yok, biz kendi davranışlarımızdan sorumluyuz.
Cennetten kaçıp gelen Eve yani Havva. Ölüm meleği Azrail.
İlk insan Kabil mesela. Kabil’in cezası kolundaki bir damga. Ceza olarak damgasının yanında, ölümsüz olarak dünyaya bırakılmış. Asla ölmüyor. Asla yaşlanmıyor. Dünya üzerinde yaşanabilecek tüm acıları yaşamış. Artık ölmek istiyor. Ama ölemiyor. Çünkü kardeşini öldürmüş ve lanetlenmiş.
Cehennemi de şöyle anlatayım size. Cehennemde herkesin bir döngüsü var. Bu dünyada neyden suçluluk duyuyorsanız, o anı size milyonlarca kez yaşatarak işkence ediyorlar. Ve o döngüden bir türlü kurtulamıyorsunuz. Cehennemden çıkıp cennete gitmenin tek yolu vicdan rahatlığı. Suçluluk duymamaya başladığınız anda cennetin kapıları size açılıyor. Tabi bu suçluluk duygusunu hissetmemeye başlamak da öyle kolay bir şey değil. Bu gerçeği de 6.sezonda öğreniyoruz.
Yaa bir semavi varlığın, bir faniye aşık olması. Dahası devil face’ini gördüğü halde bir faninin de bir insana aşık olması öyle güzel işlenmiş ki. Diziyi izlerken eğer Müslümansanız, bu inancınızı bir kenara bırakıp izlemeniz gerekiyor. Sonuçta dizi. Hayal ürünü tabii ki. Fazla kurcalayıp dinden çıkmak istemeyiz. O yüzden dizi finalinde hep birlikte “Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resulühü” demeyi unutmayalım.
Son olarak 3.sezon 24. Bölüm son 10 dk. Ağğhhhh..
Herkese iyi seyirler.
