08 Haziran 2021 Salı
Bolu’nun Mengen ilçesi sular altında kaldı
Araç Filtreleri Nelerdir?
Türkiye'de Besin Alerjen Kontrolüne Dev Adım
Merch iş ilanları İstanbul
Gol Kralı Muhammed Kavaklı, Profesyonel İmzasını Attı
Diyabet Hastaları İçin Cinsel Haplar Ve Mutluluk Çubuğu
Çölleşme; kurak veya kuraklığa yüz tutmuş iklim bölgelerinde arazinin yağış alma ve su tutma kapasitesinin azalması ve doğal bitki örtüsünün tahrip olarak toprak erozyonunun yaşanması olarak tanımlanabilir. Daha kısa olarak tanımlayacak olursak çölleşme toprağın çoraklaşmasıdır. Çölleşen bölgelerde bitki örtüsü neredeyse hiç görülmez. Bu bölgelerde genelde dikenli bitkiler veya çok ince yapraklı bitkiler görülür. Çöl bölgelerinde yaşayan hayvan türü de çok düşüktür. Genelde sürüngen dediğimiz hayvan türleri ve dayanıklı böcek türleri bu bölgelerde yaşar. Bu bölgeler gündüzleri aşırı sıcağa, geceleri ise aşırı soğuğa maruz kalır.
Çölleşmeye neden olan başlıca unsurlar şu şekilde sayabiliriz:
İklim değişikliği sonucu yaşanan kuraklık, bitki örtüsünün tahrip edilmesi, nüfus artışı sonucu su kaynaklarının fazla tüketimi, yanlış tarım ve sulama uygulamaları, aşırı otlatma. Bunların yanında özellikle dikkat edilmesi gereken büyük fabrikaların kullandığı su miktarı, zehir salınımlar sonucu toprağın tahrip edilmesi ve bitki örtüsünün yok olması.
Çölleşme; su kaynaklarının kuruması, bitki örtüsünün yok olmasıyla beraber hava kirliliği, erozyon ve biyoçeşitliliğin azalmasından dolayı doğal ortamların bozulması sonucu yaşam kalitesinin düşmesi, kıtlık ve göç gibi sorunlara neden olur. Hatta savaşlara bile neden olabilecek bir küresel sorundur.
Dünyada 18’i gelişmiş olmak üzere 110 ülkedeki 250 milyona yakın insan çölleşmenin olumsuz etkilerinden doğrudan etkilenmekte,1,2 milyardan fazla insan ise çölleşme riski bulunan topraklarda yaşamını devam ettirmektedir. Her yıl toprağın üst tabakasının 24 milyar tonu kaybedilirken, 6 milyar hektar alan çöle dönüşmektedir. Sadece yanlış sulama ile dünyada her yıl 500 bin hektar alan çölleşmektedir. BM Çevre Programı verilerine göre çölleşme süreci her yıl 42 milyar dolardan fazla mali yük getirmektedir. Sadece Afrika’nın yıllık kaybı 9 milyar dolardır.
Küresel çapta bir sorun olan çölleşme, ülkemiz için de giderek büyüyen bir sorundur. Ülkemizde çölleşmeye doğrudan etkileyen nedenleri şu başlıklar altında toplayabiliriz:
Türkiye’de henüz çöl bulunmamaktadır. Türkiye buna rağmen çölleşme ve erozyonla mücadelede faaliyet gösteren ilk 5 ülke arasında yer almaktadır. Ülkemizde Iğdır, Konya ovaları ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi çölleşmeye yüz tutmuş bölgelerdir.
Çölleşmeyi önlemek istiyorsak öncelikle doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımını benimsememiz gerekmektedir. Beşerî ve ekonomik faaliyetlerin doğal ortamla uyumlu olarak planlanması ve doğru arazi kullanım yöntemlerinin seçilmesi çölleşmenin etkilerini en aza indirgeyecektir. Bunların yanında doğal kaynakların israf edilmeden kullanılması, arazi kullanımlarında bilimsel ölçeklerde planlama yapılması, çölleşme ile mücadele sürecine halkın katılımının sağlanması ve bu seviyede halkın bilinçlendirilmesi, su kaynaklarının korunumu ve kullanımının en aza indirilmesi, bitki örtüsünün korunması, ağaçların kontrollü kesimi ve yerine ağaç dikilmesi, bolca ağaçlandırma yapılması, bölgelere uygun tarım ürünlerinin tercihi, aşırı ve yanlış sulama yerine damla sulama gibi gelişmiş yöntemlerin tercih edilmesi, mera ve otlakların aşırı otlatmaya karşı korunması çölleşme etkisini en aza indirgeyecek unsurlardır.
[iii]Ülkemizde çölleşme konusunda Karapınar kumulları örneğini verebiliriz. Karapınar kumullarının oluşumu tipik bir çölleşme olayıdır. Daha önce çöl olmayan bir alanda şartların oluşması halinde bölgenin nasıl çölleşebileceğini gördüğümüz ülkemizdeki ilk örnektir. Alan 15 yıl gibi kısa sürede çöl görünümü almıştır. Ülkemiz iyi bir örnek çalışmayla alanı çöl durumundan kurtarmıştır.
Çölleşmenin başladığı alana rüzgâr erozyonuna karşı önlemler alınarak çölleşme durdurulmuştur. Kamış perdeler, otlandırma ve ağaçlandırma çalışması yapılmıştır. Ağaç çeşidi olarak iklime uygun akasya, iğde, dişbudak, karaağaç, çam, sedir, badem kullanılmıştır. Karapınar çalışmaları dünyadaki en başarılı 10 projeden biri olarak kabul edilir. Arazi yeniden tarım arazisine dönüştürülmüştür.
Aşağıda okuyacağınız istatistikler aşırı derecede rahatsız edici fakat önlenemez değildir.[iv]
Çölleşme giderek artan küresel bir sorun haline gelmiştir fakat halen geç kalmış sayılmayız. Yeter ki insanlık bir arada çalışmaya heves ve gayret göstersin. Ortak geleceğimizi tehdit eden bu sorunu hep birlikte çözmemiz o kadar da zor değil. Önemli olan gereken bilinci insanlarımıza aşılamak. Devletlerin bu konuda gerekli davranışları göstermeleri gerekmektedir. Daha bilinçli toplum ve tüketim için eğitim verilmelidir. Giden topraklarımızı yerine koymak zor olabilir fakat toprakların gitmesini durdurabiliriz. Tüketim hızımızı kesmezsek çocuklarımıza kötü bir gelecek bırakmış olacağız. [v]
[i]https://web.archive.org/web/20160304222333/http://www.cem.gov.tr/erozyon/AnaSayfa/collesme.aspx?sflang=tr
[ii] Çevre ve Orman Bakanlığı yayınları No : 250 – Çölleşme ile mücadele Türkiye Ulusal Eylem Programı
[iii] Çölleşmeyle Mücadele” tema.org.tr ve AĞCA, Barçın. “Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi ve Türkiye’de Örnek Uygulama “Konya Karapınar””. Uluslararası Ekonomik Sorunlar Dergisi
[iv] https://www.tr.undp.org/content/turkey/tr/home.html
[v] https://www.mfa.gov.tr/kuraklik-ve-collesmeyle-mucadele.tr.mfa
Ratched Netflix’te şimdilik tek sezonuyla yayımlanmış, büyük beklenti yaratan ama maalesef bu beklentileri karşılayamayan “hoş” bir dram dizisi.
Diziye ismini veren Ratched, başrolü oynayan hemşiremiz Sarah Paulson’ın soyadından geliyor, Mildred Ratched.
One Flew Over the Cuckoo’s Nest filmindeki hemşireden esinlenilerek yaratılan Mildred, güzel arabasıyla Kuzey Kaliforniya’ya gidip bir akıl hastanesinde çeşitli alavere dalavereyle kendini işe aldırıyor ve tabii hem hastanede hem de oda tuttuğu pansiyonda ilginç ilişkiler kuruyor. Dostları ve düşmanları, genelde düşmanları oluyor. Bu sırada neden bu hastanede iş bulabilmek için saplantı derecesinde istekli olduğunu, geçmişinde neler yaşadığını, gelecekten neler beklediğini ve bu uğurda neler yapıp nelerden vazgeçebileceğini görüyoruz Ratched’ın.
Birinci sezonun ilk birkaç bölümü çok etkileyiciydi. Ratched’ın her sinsi hareketinde “vay be kadına bak” demekten kendimi alamıyordum ama bölümler ilerleyip de Gwendolyn’le muhabbetleri ilerledikçe sıkılmaya başladım. Gwen’den hoşlanıyor. Gwen’i tersliyor. Gwen küsüyor. Ratched gönlünü alıyor. Gwen’den hoşlanıyor. Gwen’i tersliyor. Döngü sürekli kendini tekrar ediyor ve o kadar antipatik bir ilişki ki, diziye olan ilgimi törpüledi durdu. Gwen de sevimsizin teki. Evli ve kocası var. Kocası gay, kendi de lezbiyen. Bunlarla hiçbir problemim yok fakat Ratched’a saplantılı şekilde tutulması ve uzun uzun yaptıkları bayık muhabbetler benim normalde hiç tercih etmeyeceğim bir şeyi yapmama, ileri sarmama neden oldu. Puanım -3.
Ratched’ın hastaneye giriş sebebi olan Edmund Tolleson adlı üvey kardeşini ise Finn Wittrock canlandırıyor. Edmund’un hastaneye yatırılma sebebi de 5 rahibi öldürdüğü için akıl hastası zannedilmesi. Fakat bu bir oyun ve bu oyunda Ratched’ın da rolü var.
Alice Englert’in canlandırdığı hemşire Dolly karakteri ise tehlikeli erkeklerle yatmaya bayılan bir karakter. Edmund’u gördüğü anda saplantı haline getirip çeşitli yollarla kendine aşık ediyor. Dolly’nin sonu geldiğinde Edmund mu ruh hastası yoksa Dolly mi kesinlikle bariz ortada.
Hastanedeki doktoru gözüm bir yerden ısırdı durdu, Jon Jon Briones bu rol için biçilmiş kaftan gibi. Bakışı duruşu tam bir çatlak doktor. Karaktere puanım 10.
Judy Davis’in canlandırdığı hemşire Betsy Bucket karakteri de dizinin temasına uygun tam bir ruh hastası. Ne yapacağı asla belli değil. Müdürüne aşık ve onun her söylediğini yapabilecek bir karaktere sahip. Dizide iyiliğe mi kötülüğe mi hizmet ettiği belli olmayan bir karakter.
Sophie Okonedo Charlotte rolüyle harikaydı. Yer yer Split filmini hatırladım onu izlerken. Karakter değişimleri, bir anda farklı bir role bürünmesi çok etkileyiciydi. O kadını dolaba tıkmayacaktın doktor, bunu hak etmemişti…
Sharon Stone’un canlandırdığı Mrs. Osgood ve oğlunu gördüğümüz sahnelerse çok eğlenceliydi. Bayan Osgood’ın yaşam tarzı, oğlunun başına gelenler, oğlunun intikamını alması ve özellikle oğlunun kendi intikamını almasını izlemek çok keyif vericiydi. Gwen karakteri olmasa on numara diziyken şu anda puanım yalnızca 6.
İlk 3 bölümü çok iyi gitmesine rağmen 4. Bölümden itibaren birbirinin aynı bölümleri izlemeye devam ediyoruz. Tamamen hayal kırıklığı ve boşa geçen zaman olarak değerlendirdiğim bu dizi çok sıkıcı ve tekdüze. Hikayesi aşırı zayıf olan bir çok klişe karakter barındırıyor. Kısaca özetlemek gerekirse hemşire Ratched ve üvey kardeşi Edmund arasında gelişen bir çok olay ve yapılan bir çok planlarla şekillenen sıkıcı ve bence basit bir hikayesi bulunan bir dizi. Değişik bir şey beklerken bunu önüne sunmaları gerçek bir hayal kırıklığı. Dizi izlediğim en kötü dizi olabilir. Puanım 4/10!
Acun Ilıcalı’nın Exxen adlı platformu bir hayli merak konusu. Nihayet çıkış tarihi ve yayınlanacak yapımlar belli olmaya başladı. Exxen platformu 1 Ocak 2021 tarihinde meraklıları için ulaşılabilir olacak.
Acun Ilıcalı’nın bir süre önce dijital bir platformla ilgili projeleri olduğu ortaya çıkmıştı. TV8’de yayınlanan Survivor programının bitişi ile başlayan youtuberlar ve çeşitli alanlardan ünlülerle görüşmeleri sosyal medyada merak konusu olmuştu. Geçtiğimiz günlerde ise Acun platformu resmen açıklamıştı. Exxen, Netflix veya BluTv gibi dijital bir platform olacak. Tamamen internet üzerinden yayın yapacak olan bu platformun ismi Ali Taran tarafından bulunmuş. 1 Ocak itibariyle yayına başlayacak platformda yer alan yapımlarda ise bir hayli güçlü isimler bulunuyor.
Exxen’de yer alacak yapımlardan bazıları:
Şeref BeyŞeref Bey :Haluk Bilginer ve Şükran Ovalı gibi isimlerin yer aldığı 10 bölümlük bir dizi olacak. Yönetmenliğini ise Onur Ünlü yapacak.
Youtube’dan tanınan Hasan Can Kaya’nın yönettiği bir stand up tarzı gösteri. Bir hayli güldürücü fakat belaltı şakaların havada uçuştuğu bir program. Hasan Can’ın Youtube’da bu kadar yükselmişken Exxen’e geçmesiyle büyük bir takipçi kitlesi kaybettiği de gözlendi.
2. Şeref Bey
Haluk Bilginer ve Şükran Ovalı gibi isimlerin yer aldığı 10 bölümlük bir dizi olacak. Yönetmenliğini ise Onur Ünlü yapacak.
3. Gibi
Feyyaz Yiğit ve Kıvanç Kılınç’ın yer aldığı “KOMEDİ’’ dizisiymiş. –miş, çünkü Feyyaz Yiğit ve komedi epey uzak iki kelime. Hayatı boyunca tek bir tipleme ile yoluna devam edecek olması üzücü. Yeteneksizlikten nefret ediyorum.
4. Tolgshow Filtresiz
Bunun için Exxen’e abone olunur işte. Tolga Çevik’in Exxen’e geçmesi bazı kafalarda soru işareti bıraksa da –dostum adam ağzına geleni rahatça söyleyecek çünkü internet ortamı- bu yapım bence Exxen’i taşıyacak.
5. Sihirli Annem
Acun Ilıcalı’nın kızı Melisa Ilıcalı sayesinde yeniden ekranlara fakat bu sefer internet üzerinden ekranlara dönen dizi. Tabi eski tadı olacak mı merak konusu. Ah çocukluğum…
6. Zeynep Bastık ve konukları
Bla, bla ve bla…
7.Kirli Çamaşırlar
Orkun Işıtmak’ın sunacağı bir eğlence programı.
8. Enis Arıkan
Kendi isminle talk show hımm…
9. Garaj
Doğan Kabak ve Ferhat Albayrak tarafından sunulacak ve araba tutkunlarına hitap eden bir program. Tofaşk’çılar lütfen uzak durun.
10. Akıl Oyunları
Yetenek Sizsiniz’e sihirbazlar olarak gelen Burak ve Kıvanç çiftinin bu programda yapacakları illüzyon gösterisiyle seyircinin karşısına çıkmaları bekleniyor.
11. Öğrenci Evi
Gençlik dizisi. (meh)
12. Masterchef Junior
Yabancı yapımların iliğini kurutan Acun Ilıcalı’dan yine bir yabancı rapım replikası.
13. Kral Şakir
Bunu bari çocuklara bıraksaydın be adam!
14. Katarsis
Youtube’da yayınlanan ve güya psikoterapi olmayan psikoterapi.
15. Yetiş Zeynep
Null
16. Ayak Tenis
Acun Ilıcalı’nın olduğu yerde Ayak Tenisi Fetişi de vardır. Yine ünlü insanların çıplak ayaklarını görcez.
17. Vahşi Şeyler
Nurgül Yeşilçay’ın oynadığı bir dizi.
18. O Adam Oldun Mu?
Sosyal medyanın her mecrasından fırlayan Ali Biçim ve Mesutcan Tomay’ı burda görmemek olmazdı.
19. Fight Clup
Bol ter kokulu bir yapım. 100 dövüşçüyü bir adaya atmışlar 1 tanesi canlı çıkacak falan filan.
20. Nasıl Zayıflarım
Avatar Atakan’ın Şef Türev Uludağ’a zayıflamak için mentorluk yaptığı bir program. Bu harbi meraklısına.
21. Astrolojik Şifreler
No Comment.
Kısıtlı bir bütçeyle açılan bu platformun biz de önü açık olmasını diliyoruz. Kaliteli yapımlara yer vermesini ve güzel işlere imza atması belki uluslararası bile olabilecek bir program olması bizi sevindirecektir. Umarım bu başarıları yakalarlar. Son olarak platform ilk haftasında ücretsiz olarak yayınlanacak. İkinci haftadan itibaren çeşitli paketler ve tarifeler şeklinde ücretlendirilecektir. Henüz ücreti konusunda bir bilgi verilmedi. Hepinize iyi eğlenceler, iyi seyirler!
Xiaomi’den dünya çapında başarılar duymaya alışık olduğumuz şu günlerde, akıllı bilekliği Mi Band 5’ten de oldukça memnun kaldıktan sonra bir de Xiaomi telefon deneyeyim dedim ve koşa koşa gidip bir tane aldım. Bu yazıda sizlere yalnızca kendi tecrübelerime dayanarak bazı teknik özelliklerden ve fikirlerimden bahsedeceğim.
Xiaomi, Redmi Note 9 Pro model telefonunda özellikle batarya anlamında benzersiz işler çıkarmış. 5020 mAh kapasiteli bataryası türünün en iyilerinden. Normal kullanımda 2 gün hiç şarja takmadan geçirebileceğiniz bu telefonda eğer elinizden düşürmezseniz 1 tam gün size yetebilecek kapasite mevcut. 30 W şarj cihazıyla ise telefonunuzu hızlıca şarj edebilir ve keyfiniz bölünmeden kaldığınız yerden devam edebilirsiniz. 6.7 inç IPS LCD ekrana sahip olan Redmi Note 9 Pro 1080×2400 Full HD+ çözünürlüğü sayesinde dev ekranda capcanlı videolar izleme imkanıyla da harikalar yaratıyor. Ayrıca videoları tam ekrana alarak çerçevesiz sonsuz ekran görünümü elde edebiliyorsunuz. Ekranı ne kadar ellerseniz elleyin parmak iziniz kalmıyor. Çizilmeye de dirençli camıyla epey sağlam diyebiliriz. 64 megapiksele kadar çıkan arka kameraları size profesyonel bir çekim kalitesi sunuyor. 16 megapiksel ön kamerası ise harika selfieler çekmenizi sağlar. Cihazımız 6 gb ram’e sahip. İşlem hızı sizi kesinlikle mutlu edecek.
Teknik özellikleri becerebildiğim kadarıyla size aktarmaya çalıştım. Şimdi size kendi deneyimlerimden bahsedeceğim. Bu telefona sahip olmadan önce iPhonedan başka telefon kullanmayan iOs’a tam anlamıyla bağlanmış biriydim. Yükselen telefon fiyatları ve yavaşlayan, bozulmaya yüz tutmuş telefonum beni araştırmaya itti. Çevremde bir çok Xiaomi kullanıcısı olduğu için ben de artık fikirlerimi değiştirmemin doğru olacağını düşündüm. Redmi Note 9 pPo hem fiyatıyla hem özellikleriyle benim dikkatimi çekmişti. Kullanım esnasında telefondaki detayların teknik özelliklerinden daha güzel olduğunu gördüm. Aldığımdan bu yana günde 1 veya 2 günde bir şarja koyuyorum. Artık dizilerimi, filmlerimi telefonumdan izliyorum. Ekran bölündüğü için aynı anda iki uygulamaya ulaşabiliyorum. Güvenlik olarak da hem parmak izi hem de yüz tanıma sistemi mevcut. Açma düğmesi cihazı en kolay tutabileceğiniz yerde olduğu için sorun yaşamıyorsunuz. Cihazın eksi bir yönü varsa o da biraz ağır olması. Eğer telefonunuz eskidiyse kesinlikle nitelik ve fiyat olarak seçeceğiniz telefon bu olmalı. Kullanın kullandırtın 😀
Assansin’s Creed serisiyle milyonlarca oyuncuyu yakalamış olan Ubisoft’un yeni çıkacak Valhalla adlı oyununa günler kalmışken Odyssey’e bakmamak olmaz. Yeni oyunun heyecanı oyuncular üzerinde etkili olmuşken serinin oynanış olarak en zengin oyunu olduğunu düşündüğüm Odyssey’i hatırlama amaçlı oynadım.
2 Ekim 2018 çıkış tarihli Odyssey çok farklı oynanışıyla ve hikayesinin tüm Assansin’s Creed evreninin başlangıcını anlatmasıyla serinin en önemli oyunlarından biri. Seneler içinde bize çeşitli oynanış mekaniklerini sunan Assansin’s Creed oyunlarının en dikkat çekeni tartışmasız Odyssey’dir. Odyssey harika tasarlanmış açık dünyası ve çok çeşitli dövüş mekanikleri içeren ve Ubisoft’un çıkarmış olduğu bence en güzel oyundur. Bir Assansin’s Creed fanı olarak Odyssey’yi tek geçerim! Antik Yunan’da geçen ve harika mekan tasarımlarına sahip olan Odyssey bizi hikayesiyle de sürüklüyor. Kassandra veya Alexios ile başlangıç yapabileceğiniz Odyssey sizi 150 küsür saatlik oyun süresiyle epey doyuracaktır.
Odyssey oynarken sadece haritada gezmek isteyebilir ve muhteşem Antik Yunan topraklarında harika zamanlar geçirebilirsiniz. Antik yapıların neredeyse birebir yansıtıldığı oyunda hiçbir şey yapmadan bile saatler geçirebilirsiniz. Kefalonya’da başladığımız hikayemiz savaş içerisinde olan Attika ve Sparta arasında yapacağımız seçimlerle zenginleşiyor. Seçtiğiniz karakterinizle bu iki devlet arasında bir paralı asker olarak oynuyorsunuz. Stratejiniz ve seçimleriniz sizin oynanıştaki en büyük yardımcınız. Becerilerinizi üç farklı beceri ağacında zenginleştirebilir, isterseniz okçu, isterseniz savaşçı, isterseniz de sessiz bir suikastçı olarak ilerleyebilirsiniz. Kassandra seçmenizi öneririm. İçerik olarak epey zengin bir oyun. Harika bir açık dünyası ve mükemmel yan görevleri zevkinizi doruğa ulaştıracak. Normal görevlerin yanı sıra antik yaratıklarla da dövüşebileceğiniz boss savaşları mevcut. Ayrıca zengin içerikli DLC’leriyle de Yunan tanrılarıyla birebir muhatap olabilirsiniz. Ayrıca söyleyeyim dedemiz Leonidas.
Valhalla’nın çıkışından önce eğer oyun ihtiyacınız varsa kesinlikle gözden geçirmeniz gereken bir oyun. Bizzat kendim 200 saatin üzerinde oynadım. Hiç bıkmadan oldukça keyifli vakitler geçirebileceğiniz Odyssey bence oyun dünyasında bir başyapıt.
İyi oyunlar dilerim.