Doğum sonrası başlayıp ortalama 6 hafta devam eden lohusalık sürecinde anneler duygusal, biyolojik, fizikî, toplumsal, ruhsal değişiklikler yaşıyor. Medicana Sıhhat Kümesi Bayan Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Kerime Nazlı Salihoğlu, “Anneler doğumun akabinde kendilerini mutsuz, karamsar, üzgün hissedebilir. Hayattan zevk alamama, bebeğine kâfi sevgi hissedememe, dışarı çıkmak istememe, çok uyku hali ve çok iştah ya da tam zıddı uykusuzluk ve iştahsızlık üzere durumlar yaşayabilir. Bu süreçte aile ve eşlerin anneye dayanağı çok önemlidir” dedi.
Medicana Sivas Hastanesi Bayan Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Kerime Nazlı Salihoğlu, doğum yapan her 100 bayandan 10-15’inde lohusa sendromunun görebileceğini söyledi. Lohusa sendromu belirtilerini anlatan Op. Dr. Nazlı Salihoğlu, sendrom periyodunda aile takviyesinin değerli olduğunu söyledi.
Lohusalık sürecinin değerli olduğunu söyleyen Salihoğlu, “Bazen hastalarımız, bayanlarımız bu durumu gizledikleri için ya da çok farkına varamadıkları için ortaya çıkması da gecikebilir. Toplumda her doğum yapan bayanda lohusa sendromu görülme riski vardır. Her 100 doğum yapan bayanın 10-15 ‘inde de görülebilir. Aslında bu oranlar daha fazla fakat bayanlar paylaşmadıkları için oranlar biraz daha düşükmüş üzere algılanıyor. Doğumu güç olan hastalarımızda, travmatik bir doğum yaşamışsa, prematüre bir doğum yaşamışsa, daha evvel gebelik periyodunda depresyon şikayeti varsa, ailesi ile ve eşiyle sorunu olan hastalarımızda lohusa sendromu risk altındadır. Daha evvel gebelikte anksiyete ya da sosyo-ekonomik seviye olarak düşük seyreden hastalarımızda lohusa sendromunu daha fazla görüyoruz. Yapılan çalışmalarda; olağan doğum yapanlarda, sezaryen doğuma oranla, daha fazla lohusalık sendromu görüldüğü belirtiliyor. Çalışan annelerde de çalışmayan annelere oranla daha fazla görülüyor’’ formunda konuştu.
“Herkeste görülebilen ve tedavisi mümkün olan bir durum”
Salihoğlu, bu süreçte annelerin bebeği reddetme, makus davranma, beslememe durumunun olduğunu belirterek “Bazen lohusalık sendromunda, bebeğini kucağına aldığında kâfi sevgi hissedemediğini söyleyen anneler oluyor. Ya da ‘Anne olamadım mı?’ diye düşünenler oluyor. Bebeği reddetme durumu görülebiliyor. Bazen makûs davranma, emzirmeme, bakımını yapmama üzere reaksiyonlarla karşılaşabiliyoruz. Bu süreçte anneler bebeğine sahiden makûs davranma meyillin de olabiliyorlar. Bu süreçte kesinlikle ruhsal ve psikiyatrik dayanak almalarını öneriyorum. Kesinlikle eşiyle, doktoruyla, aile doktoruyla ya da bayan doğum doktoruyla kesinlikle paylaşılmalı. Zira bunlar önlenemeyen şeyler değildir. Herkeste görülebilen bir durumdur. Tedavisi olmayan bir durum değildir. Genelde konuşarak ya da bazen psikolog desteği alarak da ortadan kaldırılabilir. Bazen psikoza kadar ilerleyebilir. O vakitte ilaç tedavisi ya da psikiyatrik takviyede öneriyoruz kesinlikle. Bu süreçte aileye ve eşe çok fazla dayanak düşüyor’’ sözlerini kullandı.
“Kendimizi yıpratmamızın bir manası yok’’
Op. Dr. Salihoğlu, Lohusalık Sendromuna yakalanan annelerin antrenman yapmalarını, yürüyüş yapmalarını ve eşleriyle vakit geçirmelerini önerdiğini tabir ederek, “Bazen konuta yeni bir bebek gelmenin heyecanıyla bütün ilgi bebeğe kayabiliyor. Anne burada kendini kıymetsiz, sevilmediğini, artık ikinci planda olduğunu hissedebiliyor. Bazen bu hissiyatta annelerimizi lohusalık sendromuna sokabiliyor. O yüzden ailede bebeğe bakımı açısından dayanak olup, eşler yeri geldiğinde kesinlikle annelerimizle birlikte detaylı vakit geçirmeliler. Annemize bu süreçte en değerli tavsiyem kesinlikle kendisine vakit ayırmasını öneriyorum. Çokça dinlenmesini, uyku tertibini oturtmasını, ailesinden bebek için yardım almasını, eşiyle birlikte yalnız olarak dışarı çıkıp birlikte vakit geçirmelerini öneriyorum. Ya da annemizin arkadaşlarıyla birlikte vakit geçirmesini öneriyorum. Çokça antrenman yapabilir, yürüyüş yapabilir, televizyon izleyebilir, toplumsal medyada anne bloklarını takip edebilir. Hayatta her şey rol olduğu üzere annelikte bir roldür ve oynadıkça, öğrendikçe bizler öğreneceğiz. O yüzden kendimizi yıpratmamızın bir manası yok. Kesinlikle kıymetli olan sevgi temeline dayalı, bebeğiyle birlikte vakit geçirerek bu süreci birlikte atlatabileceklerini düşünüyorum” sözlerine yer verdi.
İHA
