Birbirine büyük bir aşkla bağlanan ve hayatlarını birleştiren çiftlerin evlilik konusunda her zaman şanslı oldukları söylenemez. Zaman içerisinde kendini göstermeye başlayan bir takım sorunlardan ötürü uzaklaşma ve evlilikten soğuma gibi durumlar ortaya çıkabiliyor. Ortaya çıkan bu sorunlar arasında evlilik yorgunu olma kavramı beliriyor.
Uzman görüşlerine göre yapılan değerlendirmeler sonucunda aşkın ortalama süresinin 2 yıl olduğu bilinmektedir. Bu 2 yıllık dönemin sonucunda, aşk yerini sevgiye bırakırsa ancak ilişkinin devamı sağlıklı bir şekilde sürebilmektedir. Bunun aksi bir durum olarak eğer sevgiye dönmeyen bir aşktan bahsediliyorsa, bu durumun adı evlilik yorgunluğu olarak adlandırılmaktadır. Evlilik yorgunu olmak yeni nesil bir kavram olarak ortaya çıkmıştır. Önceden şiddetli geçimsizlik olarak tanımlanan durum şimdilerde yerini evlilik yorgunluğuna bırakmış durumdadır. Çiftlerin eğitim düzeyleri ve aralarında sağladıkları iletişim konuları tartışıp sonuçlara bağlama konusunda yeterli olabilmektedir. Bunlar varken çok daha önemli sıkıntıları olmayan çiftlerde evlilik yorgunluğu görülmesi pek mümkün olmamaktadır. Evlilik yorgunluğuna yol açan sebepler, büyük ve çok odalı evlerde yaşamak, teknolojik imkânlardan sosyal davranışların önüne geçilecek kadar yararlanmak, ekonomik özgürlüğü olmayan kadınların hisleri ve kadının çalışarak kendi işi dışarısında ev işlerini kocasından yardım almadan halletmeye çalışması gibi etmenler sayılabilmektedir. Evlilik yorgunluğuyla baş etmek için önerilen, çiftlerin kuvvetli iletişim sağlamaya çalışması, anlayışlı olması ve karşılaşılan zorluklarda omuz omuza yürünmesi olmaktadır.
