Kadına şiddet özellikle son yıllarda kendinden sıkça söz ettiren bir konu. Belki de bu şiddet uzun yıllardır vardı, ancak insanlar bu haberlerin farkına daha yeni yeni varmaya başladı.
Kadına şiddet de belki de en önemli sebep aile içerisinde başlayan ve topluma mal edilmek istenen erkeklerin güç sevdası. Bu gücün kadınların üzerinde denenmesi ise ailenin ve toplumun tekelinde gibi görünüyor.
Yani şöyle ki yıllar boyunca fiziğinden kaynaklı olarak kadınlardan çok daha güçlü olan erkeklerin, ailede başlayan ve ileri ki zamanlarda çevresine, arkadaşlarına ve bulunduğu her ortama yansıyan ‘’en güçlü’’ ifadesi birçok erkek için çok şey ifade ediyor. Peki, bu ‘’en güçlü’’ sıfatını erkekler niçin sürekli bir eyleme dökme ve özellikle kadına karşı bunu sergileme isteğini içinde barındırıyor?
Doğası gereği erkekten çok daha narin ve çoğu zaman çok daha duygusal olan kadının erkeğe karşı fiziksel olarak daha korunmaya muhtaç oluşu, erkeklerin belki de şiddet gösterisinde bulunmasına sebep oluyor.
Kadının kıyafetinden, ağzından çıkan her kelimeye kadar kendisinde yönetme hakkını gören erkekler hoşlarına gitmeyen bir durum olduğunda onları güçlerini göstererek susturmaya çalışıyor. Bunun birçok örneğini tüm haber programlarında bugün görebiliyoruz. Ancak elbette ki bu konuda ‘’bütün erkekler’’ ifadesini kullanmak yanlış.
Küçüklüğünden beri kız çocuklarının erkek çocuklarından farklı kurallara dahil ediliyor olması, erkek çocuğunun büyüdüğü zaman bu farklı kuralların getirdiği düşünce yapısına sahip olması elbette ki çok normal. Bu yüzden ailelere düşen, her türlü kötülüğün erkek çocuğu için de kız çocuğu için de yanlış bir yol olduğunu ifade etmektir.
