Film izlemeye başlamadan önce hakkında az çok bilgim olur genelde. Kim oynar, konu nedir, hangi arkdaşlarım izlemiştir, kaçı önermiştir… Bu kez sevgili SiteSahibinin tatlı küçük zorlamalarıyla izledim filmi, öncesinde hakkında hiçbir bilgim ve fikrim olmadan.
Bu kez film hakkında kim yazmış, kim yönetmiş, yok efendim ne zaman çekilmiş nerede yayınlanmış gibi detaylara girmek yok niyetimde. Hepimiz ortalama internet kullanıcılarıyız sonuçta. Burada yalnızca öznel ve yalnızca taraflı içerik bulacaksınız!
İşte izlenimlerim!
Haluk Bilginer’de ne var yahu, şeytan tırnağı mı ne bu? Nerede, hangi rolde izlersem izlyeyim bu adam beni mutlu ediyor. Yapımı beğenmesem dahi Bilginer’i görme oranım doğrultusunda artıyor puanım. Yine bu filmde de sesi, sakalları ve kendisine çokça yakıştırdığım uzun saçlarıyla Haluk Bilginer’i görmek çok güzeldi.
Demet Akbağ normal şartlarda sevdiğim, izlediğim yahut izlemek isteyeceğim bir isim değil. Vizontele’den sonra ilk kez Akbağ filmi izlemiş dahi olabilirim. Bu nasıl olabiliyor Demet Hanımcım? Bu yaşınıza gelip nasıl bu kadar fit, nasıl bu kadar esnek, bu kadar enerjik ve bu kadar estetik olabiliyorsunuz?
Elçin Sangu’yu ise daha önce sadece yalnızca TolgShow’da izlemiş biri olarak bu filmde işveli, cilveli ve çok güzel buldum. Hoppa tavırları ve cateye gözlükleriyle karaktere tam uyum sağlamış. Güzel olduğunuz kadar taş gibisiniz Elçin Hanım maşallah size.
Gelelim filme. Oyunculara karşı sempatimi ve önyargımı bir kenara bıraktığımda filmi sevdim mi sevmedim mi bilmiyorum. Çok güzel, harika, muhteşem bir yapım olacakken senarist bir şeyleri unutmuş, yönetmen ufak tefek hatalar yapmış, tatlı küçük eksikler oluşmuş sanki. Her ne kadar hareket dolu olsa da yer yer sıkılıp filmin akmadığı hissine kapıldım.
Filmi izlemeye hiçbir bilgim olmadan başladım demiştim ya, finalde konunun kadın erkek meselesine bağlanmasına oldukça şaşırdım. Leyla’nın gerçek kimliğinin ortaya çıkması akabinde söyledikleri çok etkileyiciydi. Erkekler tarafından uğradığı ihanetlere rağmen nasıl onlardan nefret etmediği sorusuna verdiği cevap ise çerçeveletip duvara asmalık: Cinsiyet meselesi değil, zihniyet meselesi!
