Azizler, son zamanlarda kadroya bakarak izledikten sonra hayal kırıklığına uğradığım kaçıncı film bilmiyorum. Engin Günaydın var, Haluk Bilginer var, Binnur Kaya ve Öner Erken var. O kadar. Öve öve anlatabileceğim bir konu, akış hatta oyunculuk yok.
Filmin kısa özetini okumuştum filme başlamadan önce, şöyleydi:
Aziz, hayatının zorlu bir döneminden geçen bir adamdır. Gençlik döneminde mesleği hakkında kurduğu hayallerden uzakta olan Aziz, sevmediği bir işe çalışır. Dört yıldır Burcu ile birlikte olan Aziz, artık ilişkisine bir son vermesi gerektiğini düşünür. Herkesten uzaklaşıp, yalnız kalmak isteyen Aziz’in karşısına bu sırada bir fırsat çıkar. Aziz’in yapması gereken tek bir şey vardır o da bir yalan söyleyip, bu yalanı sürdürmek. Ancak söylediği yalanın doğurduğu sonuçlar Aziz’in hayatının değişmesine neden olur.
İzlediğim filmde bunlar yok.
Bu yazıyı okuduktan sonra zihnimde canlanan hiçbir şey bu filmde yok. Başrol Engin Günaydın yani Aziz zannediyoruz bu yazıyı okuyunca değil mi, hayır. Engin Günaydın yan rol. Asıl başrol Erbil yani Haluk Bilginer. Yani filmin özetinde adı dahi geçmeyen bir adam filmin başrolü!
Evet Aziz hayatının zorlu bir döneminde, ablası, ablasının eşi ve çocuğu ile birlikte yaşıyor çünkü eniştesi işsiz kalmış İlker Aksum. Çok hoş bir karakter olacakmış üç dakikadan fazla oynayabilseymiş. 6-7 yaşlarındaki çocukları ise maalesef bir denyo.
Aziz’in sevgilisi Burcu, İrem Sak film boyu bir kafenin sandalyesinde oturuyor ve soruyor: “Hiç çıkarmicam demiştin e kolye nerde?”
Aziz meğer kolyeyi Erbil’in evinde unutmuş, Erbil de bir güzel saklamış. Art niyetinden değil elbet, Aziz sık sık gelsin, evde kolye arasın, böylece yalnızlığa mahkum olmasın diye.
Erbil kim? Aziz’in işten arkadaşı. Deli adam. Karısı hastalanıp hayatını kaybettikten sonra sıyırmış. Kendisi de hasta, az bir ömrü kalmış, haziranda yolcu. Kendi kendilerini konuşmaları samimi ama zevksiz. Ev dekorasyonu zevkli, beğendim.
Aziz’in iş arkadaşı Cevdet gibi birini istiyorum hayatımda. Yemek saatlerinde geçsin karşıma otursun. Bir köfte ekmek yiyişi var ki ağzımın suları aktı ekran karşısında, her öğünde istiyorum. Yemek saatleri dışında fazla görüşmeyelim mümkünse, karaktersizin teki.
Alp’in olayını çözebilmiş değilim. Sanırım Aziz’e yanık. Karşılıksız aşkın pençesine düşünce tuzak kuruyor Aziz’e. Ya da yalnızca Aziz’den nefret ettiği için salt kötülük niyetiyle yaptı her şeyi. Bilemiyorum Altanlar.
Filmin en güzel yeri ise Bergüzar Korel ve Halit Ergenç’in son derece mutsuz bir çifti yansıttığı beş dakikalık sahneydi. Keşke film o kalitede ilerleyebilseydi.
Böyle garip guraba bir film işte. Tekrar olsa izleyeceğimi sanmıyorum, para teklif edilirse belki izlerim, işler değişir.
Sevgili Netflix, artık kaliteli kadroları kalitesiz işlerde harcama lütfen. Vallahi yıldık.
