BBP Genel Başkanı Destici: 'Seçilmiş olmak, işlenen suçları mazur hale getirmez'
BBP Genel Başkanı Destici: 'Seçilmiş olmak, işlenen suçları mazur hale getirmez'

BBP Genel Başkanı Destici: ‘Seçilmiş olmak, işlenen suçları mazur hale getirmez’

Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) düzenlediği basın toplantısında dün Van’ın Çatak ilçesinde, işçileri taşıyan araca gerçekleştirilen bombalı saldırıda hayatını kaybeden 2 işçiye Allah’tan rahmet diledi. Destici, aynı saldırıda yaralı olan işçileri de unutmayarak, teröre karşı kahramanca mücadele eden güvenlik güçlerini de andı.

Kamuoyunda aldıkları cezalar dolayısıyla üyelikleri düşürülen üç eski milletvekilinin durumları hakkında konuşan Destici, konunun anayasa, yasalar, içtüzük, hukuk çerçevesinde değerlendirilmesini, eleştirilerin de hukuk çerçevesinde yapılmasını gerektiğini söyledi. Destici, “Nihayet, yapılan, hukuki prosedürün tamamlanmasıdır. HDP’lilerin durumu ile ilgili, dünyanın en saçma demagojilerinden biriyle karşı karşıya olduğumuz kanaatindeyim. HDP mensuplarının, savunmalarını seçilmiş olmak üzerine kurgulamalarını aslında demagoji kelimesi tarif etmiyor. Demagoji, bütün sevimsizliğine rağmen içinde bir parça zeka barındırır” diye konuştu.

“Seçilmiş olmak, suçluları masum, işlenen suçları mazur hale getirmez”
PKK ve PKK’lılarla ilgili konuşan Destici, “PKK’nın hangi biriminde görev alırlarsa alsınlar PKK’lılara veya kurulma maksadı bir suça, bir ihanete lojistik sağlamak olan ‘lafzen’ siyasi partilere ya da onların mensuplarına, konuya dair herhangi bir şey söyleme ihtiyacı duymuyorum. Onlar, neyin, nasıl bir ihanetin, nasıl bir suçun, nasıl bir organizasyonun parçası olduklarını herkesten iyi biliyorlar. Ancak PKK’nın ve onun yan kuruluşlarının gönüllü avukatlığını yapanlar, cinayetlere ve ihanetlere takılan demokrasi maskesine aldanmış görünenler ve halkımız için konuyu bir kez daha izah edelim: Seçilmiş olmak, suçluları masum, işlenen suçları mazur hale getirmez. Seçimlere suç işleme imtiyazına sahip olmak için girilmez. Seçime, bir kamu görevlerine talip olan insanlar, seçilirlerse, o kamu görevini yerine getirmek üzere göreve gelirler ve görevlerini kanunlar çerçevesinde yürütüp tamamlarlar” dedi.

“Milletvekili seçilenler cinayet işleme hakkına sahip değildir”
Yasama dokunulmazlığının Anayasanın 83’üncü maddesinde nasıl tarif edildiğine değinen Destici, “Milletvekili veya belediye meclisi üyesi veya il genel meclisi üyesi veya belediye başkanı seçilenler; mesela hırsızlık yapma, insanları darp etme, yaralama, dolandırıcılık yapma, çevreyi kirletme veya cinayet işleme hakkına sahip değildirler. Hiç olmadılar, bundan sonra da olmayacaklar. Fert fert, teröre doğrudan ve dolaylı destek olanların yanı sıra, kurumsal olarak da askerimizi, polisimizi, öğretmenlerimizi, çocukları, bebekleri öldüren, şehir merkezlerinde bombalar patlatıp kitlesel katliamlar gerçekleştiren bir terör örgütünün işlediği on binlerce cinayetten bir tekini bile kınamayan, kınamak bir yana ‘cinayet’ ve ‘terör’ kelimelerini dahi kullanamayan ‘lafzen’ siyasi partinin, niteliği itibariyle bir siyasi parti olarak değerlendirilmesini dahi doğru bulmuyoruz” ifadelerini kullandı.

“Dünyanın diğer ülkelerinin, terör mağduru kendi insanları olduğu zaman nasıl bir tavır aldıklarına şahit oluyoruz”
Terör olaylarını yaşayan tek ülkenin Türkiye olmadığını söyleyen Destici, dünyanın diğer ülkelerini örnek göstererek, “Bu sorun sadece bizde, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin topraklarında yaşanmıyor. Dünyanın hemen her ülkesi, bir şekilde, terörle ya karşı karşıya geldi ya da terör karşısında bir noktada konumlanmak zorunda kaldılar. Dünyanın diğer ülkelerinin, terör mağduru kendi insanları olduğu zaman nasıl bir tavır aldıklarına şahit olduğumuz sayısız örnek, bizim ve tarihin önünde duruyor zaten. ‘Avrupa Hukuk Yoluyla Demokrasi Komisyonu’ ya da daha çok bilinen adıyla ‘Venedik Komisyonu’, kamuoyunda yaygın olarak ‘Venedik Kriterleri’ olarak bilinen kararında durumu bütün açıklığıyla ortaya koyar. Batasuna ve Herri Batasuna davaları, ayrı ayrı, Avrupa’nın kendi topraklarında gerçekleşen terör eylemlerindeki sert, kararlı ve bizce de doğru bulduğumuz ve olması gereken tavrının gerekçesini, sadece siyasi partinin terörü kınamamasıyla izah eder” ifadelerini kullandı.

Avrupalıların Türkiye’ye demokrasi dersi vermeye yüzlerinin olmaması gerektiğini vurgulayan Destici, PKK terörüne binlerce tır silah sağlayan Amerika Birleşik Devletleri (ABD) için de, “Bugün bile FETÖ’yü himaye eden, dünyanın her köşesinde döktüğü kanlarla menfaat devşiren ABD’nin, destekledikleri PKK terörünün ve onun siyasi uzantılarının, Türkiye’de işlediği 40 bini aşkın cinayetin 40 binde biri bile kendi ülkelerinde gerçekleşse nasıl bir tavır göstereceğini hepimiz biliyoruz” dedi.

“Cumhuriyeti kuran TBMM’nin çatısı altında bulunabilmeleri utançtır”
15 yaşında hayata gözlerini yuman Eren Bülbül’ün katillerine saygı duruşunda bulunan kimselerin TBMM’nin çatısı altında durmalarının utanç verici bir durum olduğunu söyleyen Destici, “15 yaşındaki evladımız Eren Bülbül’ün katillerine saygı duruşunda bulunan yahut terör örgütüne katılımların, terör örgütünün cinayetlerinin ‘doğal süreç’ olduğunu ifade edebilenlerin, Cumhuriyeti kuran TBMM’nin çatısı altında bugüne dek bulunabilmeleri bile bizim için utanç vesilesidir. Bu durumdan vicdanları kanamayanların ise bizim için, katillere, vatan hainlerine saygı duruşunda bulunanlardan hiçbir farkları yoktur” şeklinde konuştu.

“Mümkün olan en geniş katılımla oluşan ve tüm kesimlerin temsil edildiği baro ve meslek odalarını tercih ettiğimiz tekrarlamak istiyorum”
Türkiye’deki barolar örneği üzerinden, meslek odalarının çalışma, seçim ve yeniden yapılanmalarının tartışıldığına değinen Destici, “Bu konu ülkemiz için yeni bir tartışma değil. Uzun yıllardır, meslek odalarının çalışmalarını, demeçlerini, seçim dönemlerinde yaşadıkları rekabeti takip ediyoruz. Milletvekili seçilmemizden itibaren de çok sayıda kuruluş, bültenlerini, çalışmalarını, projelerini bize ulaştırıyorlar ve onları daha yakından takip etme imkanı buluyoruz. Maalesef, barolarımızın ve meslek odalarının yaptıkları, basından ve bize ulaştırdıkları dokümanlardan takip ettiğimiz açıklamalarda, çoğu zaman, hizmet alanlarıyla ilgili konuların, günlük siyasetin ve yönetimde bulunanların ideolojik söylemleri arasında kaybolduğuna şahit oluyoruz. En önemli sivil toplum örgütlerinden olduklarını düşündüğümüz meslek kuruluşları, yöneticileri aracığıyla sıklıkla politik tartışmalara dahil ediliyor, siyasi partiler arasındaki gerilimlerde taraf oluyor, bu sebeple çoğu zaman kendi üyeleriyle bağı zayıflıyor, mesleki standartları yükseltmek, hizmet kalitesini artırmak gibi asli görevlerini yerine getiremiyorlar” dedi.

“Artık köklü ve kalıcı bir çözüm bulunması gerektiğini düşünüyoruz”
Pek çok baro ve meslek odasının uzun yıllar, kolay organize olabilen marjinal gruplar tarafından yönetildiğini vurgulayan Destici, bu grupların ilgili kuruluşları kendi ideolojik hedefleri doğrultusunda kullandığını iddia etti. Destici, “Barolar ve meslek kuruluşlarının önemli bir kısmının, temsil ettikleri üyeler ve ileri taşımakla görevli oldukları meslek alanlarıyla ilgileri tek bağları, büyük bir titizlikle tahsil ettikleri aidatlar ve kongreden kongreye yapılan delege hesapları oldu. Bu soruna artık köklü ve kalıcı bir çözüm bulunması gerektiğini düşünüyoruz. Baroların ve meslek odalarının, ‘Baro ve Oda Meclisleri’ şeklinde yapılanan, sadece kongreleri kazanan listelerdekiler yerine, her kesimden ve bölgeden temsilcilerin yer aldığı; bütün üyelerin temsil edildiği; temsil ettikleri mesleğe, onun gelişimine katkı yapan; mesleğin, üyelerin ve hizmetin standartlarını yükselten; bunun yanı sıra hizmet kalitesini artırmayı hedefleyen kuruluşlar haline gelmesini istiyoruz” diye konuştu.

Destici, birden fazla baro ya da meslek odası yerine, öncelikli olarak nispi temsilin esas alındığı bir seçim metoduna geçilmesi gerektiğini vurguladı. Destici konuyla ilgili, “Mümkün olan en geniş katılımla oluşan ve tüm kesimlerin temsil edildiği baro ve meslek odalarını tercih ettiğimiz tekrarlamak istiyorum” ifadelerini kullandı.

“Ayasofya fethin sembolü ve kılıç hakkıdır”
Fatih Sultan Mehmet’in 29 Mayıs 1453 yılında İstanbul’un fethiyle birlikte camiye çevrilen ve yüzyıllarca cami olarak hizmet veren Ayasofya hakkında konuşan Destici, “Ayasofya fethin sembolü ve kılıç hakkıdır. Bize göre Ayasofya’yı ibadete açmak, fethin bir gereği ve emanete sahip çıkmanın ötesinde bir egemenlik ve bağımsızlık meselesidir. Biz, her zaman, bu tartışma her açıldığında, Ayasofya’nın, ‘Fatih’in vasiyetine riayet ederek ibadete açılması gerektiği’ yönündeki kanaatimizi ifade ettik. Bu konuda, halkımızdan ya da akademisyenlerimizden farklı görüşler de ifade edilebilir. Tümünü saygıyla karşılıyor, Ayasofya’nın ibadete açılmasıyla ilgili, farklı görüşte olanların endişelerini giderecek bir çözüm bulunabileceğine inanıyoruz. Bunun dışında, Ayasofya’yla ilgili dışarıdan gelecek, saygı ve edep sınırlarını zorlayan herhangi bir telkin ya da tehdidin, sadece süreci hızlandıracağını, hızlandırması gerektiğini, herkese hatırlatmak istiyorum. Ayasofya, temsil ettiği değerler ve tarihi itibariyle dünyanın en önemli yapılarından biri” diye konuştu.

Ayasofya’nın tarihinden bahseden Destici, binanın en iyi korunduğu dönemin Türklerin idaresi altında yaşandığını ifade etti. Destici, “Ayasofya’nın ibadete açıldığı takdirde, ülkemizde, tarihi değer taşıyan pek çok ibadethanede olduğu gibi tarihi mirasın titizlikle muhafaza edileceğinin, bu konuda hiç kimsenin tereddüt ya da endişe yaşamaması gerektiğinin altını çizmek istiyorum” şeklinde konuştu.

“Konuyu kurallar ve prensipler üzerinden tartışmak mecburiyetindeyiz”
Bir ülkede seçim yasalarıyla sürekli oynanmasının, o ülkenin gelişmişlik ve demokrasi seviyesi ile doğrudan alakalı olduğunu savunan Destici, “Siyasi partilere ödenen hazine ve seçim yardımlarının adaletsizliği, barajların değişen sistemde anlamını kaybetmesi, dolayısıyla kaldırılması gerektiği örneklerindeki gibi çözülmesi gereken problemlerimiz var. Seçim sistemleri, milletin eğilimlerini ‘en doğru şekliyle’ idareye taşıma fonksiyonunu yerine getirmelidir. Konuyu kurallar ve prensipler üzerinden tartışmak mecburiyetindeyiz. Bunun yanı sıra cari olan ve geçmişteki anayasalarda yer alan temsilde adalet ve yönetimde istikrarı sağlıyor olabilmeleri, seçim kanunları yapılırken dikkat edilecek en önemli hususlardan bir olmalıdır” diye ifade etti.

“Ücretli öğretmenler bin liraya çalışıyor. Normal bir öğretmen kadar ders veriyor”
Kendisinin de öğretmen olduğunu hatırlatan Destici, ücretli öğretmenlerin yaşadığı mağduriyete dikkat çekerek, “Ücretli öğretmenlerin durumu canımı acıtıyor. Ücretli öğretmenler bin liraya çalışıyor. Normal bir öğretmen kadar ders veriyor. Sosyal hakları ve emeklilik hakları kısıtlı. Bunun düzeltilmesi lazım. Ya bu öğretmenler kadroya alınmalı, eğer bu öğretmenler yetersizse niye sınıfa sokuluyor ya da bu öğretmenlere vekil öğretmenlik statüsü verilmesi lazım. Bunlar olmuyorsa maaşlarının, mesleklerini icra edebilecekleri bir konuma yükseltilmesini istiyorum” ifadelerini kullandı.

Emin Kuvat – Ahmet Umur Öztürk

BBP Genel Başkanı Destici: ‘Seçilmiş olmak, işlenen suçları mazur hale getirmez’

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin