İlk kez tüm Türkiye gözetilerek bir çalışma yapılıyor

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum başkanlığında yapılan 3’üncü Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Modeli Toplantısı başladı. Toplantı öncesinde kurul üyeleri değerlendirmelerde bulundu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Türkiye’nin deprem, sel, orman yangını, maden kazası gibi öncelikli risk alanlarını belirleyeceklerini açıklamasının ardından oluşturulan Ulusal Risk Kalkanı Modeli Toplantılarının 3’üncüsü Dolmabahçe’deki Cumhurbaşkanlığı Çalışma Ofisinde gerçekleştirildi. Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Modeli çalışmaları kapsamında uzmanların, bilim insanlarının ve akademisyenlerin katılımıyla yapılan toplantı, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum Başkanlığında saat 15.30’da başladı. Basın kapalı olarak devam edecek toplantı öncesinde kurul üyelerinden Kandilli Rasathanesi Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener ve Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Cenk Yaltırak değerlendirmelerde bulundu.

“İlk kez tüm Türkiye gözetilerek bir çalışma yapılıyor”

Deprem ve Yer Bilimleri Kurulu üyelerinden Kandilli Rasathanesi Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener, “Bugün burada üçüncüsüne katılmış olduğumuz ulusal risk kalkanı modeli toplantısında aslında on üç tane farklı çalışma grubu var. Ben de deprem ve yer bilimleri çalışma grubu içerisinde yer alıyorum. Özellikle deprem ve yer bilimleri çalışma grubu üyeleri olan jeofizik, jeodizci, jeologlar, yer bilimciler yani deprem mühendisleri, inşaat mühendisleri, tarihçiler de var. Özellikle bu faylardaki deprem tekrarlama aralıkları, sakınım zonları ve deprem zararlarının azaltılması konusunda üzerimize düşen hangi görevler olabilir ve karar vericilere ne gibi öneriler sunulabilir, bunları yazılı hale getirdik. Cumhurbaşkanlığımıza, dolayısıyla da bugün burada Çevre ve Şehircilik Bakanımız Murat Kurum Beyefendiye takdim edeceğiz. İlk kez böyle bir, yani bir bütün olarak tüm Türkiye gözetilerek bir çalışma yapılıyor. Çok farklı disiplinlerden bilim insanları, uygulamacılar, karar vericiler işin içerisinde. Ümit ediyoruz ki bu çalışma sonucunda yapılan öneriler karar vericiler tarafından da değerlendirilerek sadece teoride değil, uygulamaya da geçerek bir şans bulur. Dolayısıyla deprem zararlarının azaltılması yönünde önemli adımlar atılmış olur diye ümit ediyorum” diye konuştu.

“İstanbul’u baştan aşağı yenilemek gerektiği söyleniyor. Biz de öyle değil diyoruz”

Bir başka Deprem ve Yer Bilimleri Kurulu üyesi Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Cenk Yaltırak ise kullanılan yeni bir teknoloji sayesinde risksiz binaları risklilerden ayırarak toplu bir yıkımın önüne geçilebileceğini söyledi. Yaltırak konuşmasının devamında, “Toplantının benim için en önemli gündemi İstanbul’la ilgili, Marmara Bölgesi’yle ilgili yapılan çalışmalar. Çünkü benim de o paralelde yürüttüğüm çalışmalar var, onları izleyeceğiz. Yani bakanlık neler yapıyor, o konuda bilgileneceğiz. Yani bir yol haritası gösterecekler büyük ihtimalle bize. Onun üzerinden biz de kendi yaptıklarımızı, neler yapılması gerektiği yönündeki görüşlerimizi bakanlığa ileteceğiz. Olası bir Marmara depremi var. İstanbul Teknik Üniversitesi’nde yürütülen bir çalışma sonucu yeni bir fay haritası yapıldı. 2022 yılında da dünyanın en iyi dergilerinden birinde yayınladık bunu. Bu fay haritası daha önceki haritalardan daha çok veri kapsıyor. Yani 22 bin kilometre sismik veriden yapılmış bir harita. Yani şu anda elimizde çok büyük bir veri setinden yapılmış bir fay haritası var. Bütün yaptığımız hesaplamalar üç boyutlu. Daha öncekilerin hepsi iki boyutluydu. Aynı zamanda Marmara Bölgesi’ndeki zeminlerin özel bir haritası var elimizde. O özel haritaya göre de ivmeleri, tasarım ivmelerini, spektral ivmeleri hesaplayabiliyoruz. Çok büyük bir veri ile uğraştığımız için 120 bin noktada 750’ye, 750 metrelik pikseller içinde her zeminin davranışını biliyoruz. 2019 depremleri ve en son işte Düzce’de olan depremde de modelimizi test ettiğimiz zaman yaptığımız hesaplamaların yüzde 95 başarılı olduğunu görüyoruz. Bu çok önemli bir şey çünkü Marmara’da 100 tane istasyon var, rastgele bu istasyonlar. Biz 750 metreye 750 metre piksellerde hesapladığımız veriler, koyduğumuz algoritmayla görülüyor ki yüzde 95 başarımlı. Yani bunlar 100 metreye inse de büyük ihtimalle başarım bu oranlar içinde kalacak. Yani bu çok önemli, büyük bir şey. Daha da farkında da değiller. Yani bu bütün yaklaşımları değiştiriyor. Çünkü aynı sokaktaki bir binaya hasar atayabilirsiniz, birine atamayabilirsiniz bu ilkelere göre. Çünkü binayı da bu işin içine kattığınız zaman kentin topluca yıkılması gerekmiyor. Belki de yani laparoskopik cerrahi gibi. Organı almamız gerektiği söyleniyor şu anda, İstanbul’u baştan aşağı yenilemek gerektiği söyleniyor. Biz de öyle değil diyoruz. Laparoskopik cerrahiyle gireceğiz, hangi hücreler tehlikeliyse onları alacağız. Yanlış yerden başlarsanız doğru yapılması gereken yeri de yapmamış olacaksınız. Onun için bu anlayışın değiştirilmesi için çalışıyoruz. Yani bu yeni bir teknoloji, yeni bir bakış açısı. Daha önceden yapılanlar bununla yapılmadılar. Bunun hatta hesaplanamayacağını söyleyen hocalar var. Ben onlara şimdi buradan söylüyorum. Buyursunlar gelsinler, nasıl hesaplandığını gösterelim. Yani bilgisayardan anlamak, matematikten anlamak, yeni teknolojileri kullanmak, bilinmeyen şeyleri bilinebilecek hale getirebilir. Eğer öyle olmasaydı bilim hiç ilerlemezdi” ifadelerini kullandı.

İHA

İlk kez tüm Türkiye gözetilerek bir çalışma yapılıyor

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin