featured

Stephen King – Mutlu Kuponlar Hikayesi

Yazmaya hevesli herkesin mutlaka okuması gereken bir kitap var; Stephen King’in Yazma Sanatı. Ben de şu anda bu kitabı okuyorum. Ve kitabın daha başlarındayken, King’in yazdığı ilk hikayelerden biri olan Mutlu Kuponlar çok hoşuma gitti ve sizlerle paylaşmak istedim.

Şimdi bir şeyi netleştirelim, tamam mı? Fikir Çöplüğü, Hikâye Merkezi, Gizlenmiş Çoksatanlar Adası diye bir şey yok; iyi fikirler gerçekten de hiç yokken, bir anda ortaya çıkıyor ve bomboş gökyüzünden size doğru süzülüyor: daha önce birbiriyle alakası olmayan iki fikir birleşip güneşin altında yeni bir şeye dönüşüyor. Sizin işiniz bu fikirleri bulmak değil, kendilerini belli ettiklerinde onları tanımak.

Gerçek anlamda o ilk iyi fikrin süzülerek bana geldiği gün annem, kardeşi Molly’ye Noel’de hediye etmek istediği lambayı almak için altı kupon defterine daha ihtiyacı olduğunu fark etti, zamanında yetiştirebileceğini sanmıyordu. “Artık doğum günü hediyesi olur,” dedi. “Bu lanet şeyler deftere yapıştırana kadar çok gibi görünüyor.” Sonra gözlerini şaşı yapıp bana dilini çıkardı. Dilini S&H yeşiline boyandığını grdüm. İnsan bu lanet kuponları kendi bodrumunda üretebilse ne iyi olurdu, diye düşündüm ve o anda “Mutlu Kuponlar” adlı bir hikâye doğdu. Green Stamps’ın sahtesini yapma fikri ve annemin yeşil dili, hikâyeyi bir anda yaratmıştı.

Hikâyemin kahraman zavallı ahmağın tekiydi, sahte para bastığı için iki kez hapse düşmüştü, bir kere daha yakalanırsa ezikliği üçe katlanmış olacaktı. O da para yerine Mutlu Kuponlar’ın sahtesini basmaya başladı… ama bu kuponların tasarımı gerzek bir şekilde çok basit olduğundan aslında kalpazanlık falan yapmadığını fark etti; deste deste gerçek kupon üretiyordu. Komik bir sahnede, muhtemelen yazdığım gerçek anlamda ilk ustaca sahnede Roger, yaşlı annesiyle oturma odasında oturuyor, alt katta baskı makinesi aynı kuponlardan balya balya üreterek çalışırken ikisi büyülenmiş gibi Mutlu Kuponlar kataloğuna bakıyorlardı.

“Yüce Tanrım!” diyordu annesi. “Burada yazana bakılırsa, Mutlu Kuponlar’la her şeyi alabiliyorsun Roger. Sen onlara ne istediğini söylüyorsun, onlar da sana onu almak için kaç defter gerektiğini hesaplıyor. Yani altı ya da yedi milyon kupona, büyük ihtimalle banliyode Mutlu Kuponlar evi alabiliriz!”

Anca kuponlar mükemmel olsa da Roger yapıştırıcının kusurlu olduğunu fark ediyordu. Kuponları yalayıp deftere yapıştırırsa sorun yoktu ama onları mekanik bir yapıştırıcıdan geçirdiğinde pembe Mutlu Kuponlar maviye dönüyordu. Hikâyenin sonunda Roger bodrumda bir aynanın önünde duruyordu. Arkasındaki masada, yaklaşık doksan Mutlu Kuponlar defteri vardı ve her defter teker teker yalanmış kuponlarla doluydu. Kahramanımızın dudakları pembeydi. Dilini dışarı çıkrıyordu; o daha da pembeydi. Dişleri bile pembeye dönmeye başlamıştı. Annesi neşeyle aşağıya sesleniyordu, Terre Haute’daki Mutlu Kuponlar Merkezi’yle şimdi telefonda konuştuğunu ve kadının, on bir milyon altı yüz bin Mutlu Kuponlar defteri karşılığında muhtemelen Weston’da güzel bir Tudor evi alabileceklerini söylüyordu.

“Çok iyi, anne” diyordu Roger. Aynada bir an daha kendine bakıyordu; dudakları pembe, gözleri boş. Sonra ağır ağır masaya dönüyordu. Arkasında bodrumdaki kutulara tıkılmış milyonlarca Mutlu Kupon vardı. Kahramanımız yavaşça yeni bir kupon defteri açıyor, sonra kuponları yalayıp yapıştırmaya başlıyordu. Geriye sadece on bir milyon beş yüz doksan bin defter kaldı, diye düünüyordu hikaye biterken, sonra annem Tudor evine kavuşacak.

Hatalar vardı (en büyük noksan muhtemelen Roger’ın farklı bir yapıştırıcıyla yeniden başlamayı denememesi) ama sevimli bir hikayeydi, gayet zgündü ve bayağı güzel yazdığımı biliyordum.

STEPHEN KİNG – YAZMA SANATI – KİTAPYURDU

Stephen King – Mutlu Kuponlar Hikayesi

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin