featured

İzzet Bey Apartmanı Kitap İnceleme

Ben öyle okuduğu her kitap hakkında afili sözlerle uzun uzun inceleme yazabilenlerden değilim. Her incelemem son derece sübjektif olur, kendi normlarım etrafında döner durur. Mehmet Bey’in hatırına daha objektif, daha oturaklı bir inceleme yapayım dedim ama, yok, olmadı.
Daha önce bir yazımda okuma alışkanlıklarımı değiştirmem gerektiğinden, ölü yazarlara ayırdığım vaktin bir kısmını hayatta olanlara da ayırmam gerektiğinden bahsetmiştim. İlk adımı Mehmet Yılmaz ile attım.

Elimden gelen şudur:

İzzet Bey Apartmanı’nda üç farklı kuşak boyu yaşayanların hikayelerini okuyoruz. Öncelikle apartmanın İstanbul’da olması, efkarlananların Üsküdar sahilde nefes alması, Kadıköy iskelesi yakınlarında terziler olması, Marmara Üniversitesi derken İstanbul’a dair anılarım canlandı, çok mutlu oldum. Uzunca bir süredir Rus Edebiyatı’ndan başımı kaldırmıyordum, kitapla ve karakterlerle ortak paydada buluşabilmeyi özlemişim.


Bundan maada, kitabı okumaya başlamadan endişelerim vardı. Üç farklı dönem, on dört farklı karakter okurken iç içe girecek, bunları birbirinden ayırt etmeye çalışıp başarana kadar kitap bitecek diyordum. Dememeliymişim. Önyargılarım oldukça gereksiz ve kurgu ile yazarın kalmei karışıklığa yol açmayacak derecede kaliteliymiş. Karakterlerin birbirleriyle ilişkilendirilişini çok sevdim, o hangisiydi, bu kimdi ne olmuştu diye düşünmeden tamamlayabildim kitabı.


1970 döneminde en çok ilgimi çeken Asiye oldu, spoiler vermemek adına fazla bahsetmeyeceğim ancak tarih boyunca Asiye’yle aynı kaderi paylaşanların çokluğu her zaman üzmüştür beni. Ayrıca bu bölümde, savaş dönemlerinin dilinin kullanılması sebebiyle bilmediğim kelimeler vardı. Okurken sözlük açtıran kitapları da özlemişim.

1995’te ise Derya ve Deniz’in farklılıklarını ve hatta bunu Deniz’in dile getirişi çok etkileyiciydi. Kimi sorunlara dini ya da siyasi gerekçelerle değil yalnızca insani gerekçelerle karşı çıkılması yahut çözüm aranması gerekliliği toplumumuzda kanayan yaralardan bana göre de. Ahu’ya diyecek hiçbir lafım yok, Allah ıslah etsin.

2020’de ise Derya ve Ömer’in ilişkisinin Sinop’a uzanması yine anıları yad etmemi sağladı, mutlu oldum. Kitapla ilgili en büyük hayal kırıklığımı da burada yaşadım. “Bir ülkede politika, günlük sohbetlerin içinde ne kadar çok yer alırsa, o ülkedeki refah seviyesi o kadar düşük demektir. Hele de sadece bir politikacı ve onun uygulamaları mevzu bahsi ise durum fecaattir.” diye bir söz geçiyor kitapta. Politikanın hayatımızın her alanına girmesinden nefret eden biri olarak bu söze hayran kalırken kitabın son 20 sayfasının buram buram politika kokması beni rahatsız etti. Başta da belirttiğim gibi, politikadan hoşlanmadığım için tamamen “sübjektif” bir rahatsızlık.

Bahsetmeye değer mi bilmiyorum, bu eleştiriyi yapmak haddime mi onu da bilmiyorum. Kitapta fark ettiğim iki farklı anlatım bozukluğu vardı ve bu tür “teknik” sorunlar beni çok rahatsız eder. Mesleğim gereği de sürekli yazı yazdığımdan bu konuda hassasım. Neyse ki Mehmet Bey de benim gibi hassasmış, konuştuk anlaştık 🙂 Okumayı bırakıp dil bilgisi uzmanlığına soyunmasam daha kısa sürede bitirebilirdim sanırım…

Kitaptan Alıntılar

Cehennem nedir bilir misin? Geride bıraktıklarına, bir daha asla kavuşamayacağını anlamaktır cehennem.

İnsanın duyguları yaşlanmaz; kişi kaç yaşına gelirse gelsin, acısı da sevgisi de aynı yaşta kalır.

Bu ülkede bazı kişilerin üstlerine öyle ideolojik gömlekler giydiriyoruz ki, bizatihi kendilerini bir tabuya çeviriyor, bütün hayatları siyasetmiş gibi yorumluyoruz. Hatta onlar öldükten sonra bu durumu bir efsaneye çeviriyoruz. Sanki hiç değişmezlermiş, hiç yanılmazlarmış gibi…

Rüyalar, bittiğini sandığınız duygularınızı açığa çıkaran bir araçtır. Küllenmemiş bir aşkı, yarım kalmış bir öyküyü, söylenmemiş sözleri, kırgınlıkları, hasretleri yeniden önünüze serer.

Bu ülkede hapse düşmeniz için illa da suçlu olmanız gerekmiyordu. Kişilere göre değişen kanunlar, sizi hainlik ile kahramanlık; suçlu olmakla masum olmak arasındaki tuhaf çizgide hareket ettirebilirdi. Özellikle gazeteci, yazar, akademisyen ya da düşünen, okuyan biriyseniz risk altındaydınız.

Bir ülkede politika, günlük sohbetlerin içinde ne kadar çok yer alırsa, o ülkedeki refah seviyesi o kadar düşük demektir. Hele de sadece bir politikacı ve onun uygulamaları mevzu bahsi ise durum fecaattir.

İzzet Bey Apartmanı Kitap İnceleme

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin