featured
KRT LIFESTYLE STORY SLUGGED: CARLSON KRT PHOTOGRAPH BY GREGORY URQUIAGA/CONTRA COSTA TIMES (KRT12-April 21) Author Richard Carlson relaxes on the sofa in his Martinez, California home with his new book, 'Don't Sweat The Small Stuff...' The stress consultant has written 11 self-help books. (as511:20 AM)1997 (COLOR)

Huzurlu Olmak İstiyorsanız UFAK ŞEYLERİ DERT ETMEYİN

Günlük yaşamda en ufak bir aksiliğin canımızı sıkmasına izin veriyoruz. Bazen ters bir bakış, bazen ters bir söz günümüzü mahvedebiliyor. Hayallerimize ulaşmaya çalışırken karşımıza çıkan engeller, iş hayatımızda önümüze geçen rakipler, ailemizce anlaşılmamak bizi üzüyor ve hayatı çekilemez hale getiriyor. Hâlbuki Dr. Carlson ve önerileri ile tüm bu yersiz negatif duygulardan kurtulmak, kurtulamayanlar için minimuma indirmek oldukça kolay. Dr. Carlson’ın bu kitapta verdikleri bizzat kendisinin uyguladığı yahut çevresinde gözlemlediği, örneklerle pekiştirdiği tavsiyeler. Her bir maddede aslında ne kadar haklı olduğunu ve bunları uygulayabildiğimiz takdirde hayatın nasıl daha yaşanabilir hale geldiğini görebilmemiz mümkün.

Dr. Carlson; yazar, psikoterapist ve motivasyon konuşmacısı. İlk kitabı 1985 yılında yayınlanmış ve 1997 yılında yayınlanan bu kitabı San Fransisco Chronicle’ın okuyucuları arasında, hangi kitabın hayatlarını değiştirdiğine dair yaptığı bir ankette, birinci sırada yer almış. New York Times Bestseller listesinde 100 haftayı aşkın bir süre boyunca yerini koruyan kitap, 135 ülkede ve 35 dilde yayınlanmış. Maalesef aramızdan ayrılmış. Yine de yıllarca önce yazdıklarının günümüzde hala uygulanabilir olması büyük bir nimet.

Gelelim yapmamız gerekenlere:

  1. Ufak şeyleri dert etmeyin.

İnsanların çoğunluğu yaşam enerjilerinin büyük bir kısmını “ufak şeylere takılmaya” harcadıkları için, hayatın sihri ve güzelliği ile olan bağlantıları zayıflar. Fakat ufak tefek şeyleri dert etmeme hedefine ulaşmak için çaba göstermeye başladığınızda daha kibar ve ılımlı olmak için çok daha fazla enerjiniz olduğunu fark edeceksiniz.

  1. Kusursuzluğu kabullenin.

Herhangi bir şeyi, bizim istediğimiz şekilde ve mevcut durumundan daha iyi olmasına bağımlı olduğumuzda, kendimizi, kaybetmememiz neredeyse mümkün olmayan bir savaşın ortasında buluruz.

Bu stratejinin amacı, elimizden gelenin en iyisini yapmayı bırakmak değil hayatın yapısal sorunlarına takılmak ve odaklanmaktan vazgeçmektir. Farkına varmamız gereken, bir şeyi yapmanın daima daha iyi bir yolu olmasının elimizdekileri oldukları gibi kabul etmemize ve bunlardan keyif almamıza engel teşkil etmediğidir.

Yargılarımız işin içinde değilse her şey güzeldir.

  1. Nazik ve ılımlı insanlar süper başarılı olamaz fikrini unutun.

Endişeli ve telaşlı olmak, aşırı enerji harcattığından dolayı yalnızca hayatınızdan motivasyon ve yaratıcılığın akıp gitmesine değil, aynı zamanda en büyük potansiyelinize ulaşmanıza ve yaşamdan zevk almanıza da engel olur.

  1. Düşünce ürecinizdeki çığ gibi büyüme etkisini fark edin.

Gerçekten son derece meşgul biri olabilirsiniz fakat kafanızı, iş yükünün ne kadar çok olduğuyla ilgili düşüncelerle doldurmak, sorunu daha da kötüleştirmekten ve mevcut stresinizi artırmaktan başka işe yaramaz.

  1. Daha merhametli olun.

Rahibe Terasa’nın dediği gibi: “Bu hayatta büyük şeyler yapamayız, yalnızca çok küçük şeyleri büyük bir sevgi ile yapabiliriz.”

Merhamet, bizlere ciddiye almamız gerektiği öğretilmiş olan ufak şeylerden dikkatinizi kaldırmak yoluyla şükretme duyumuzu geliştirir.

  1. Öldüğünüz zaman yapılacak işler listenizin hala dolu olacağını unutmayın.

Kim olduğunuz ve ne iş yaptığınızdan bağımsız olarak sizin ve sevdiklerinizin mutluluğuyla iç huzurunuzdan daha önemli bir şey olmadığını unutmayın. Eğer listenizdeki her şeyi bitirme saplantınız varsa hiçbir zaman kendinizi daha iyi hissetmeyeceksiniz.

  1. Kimsenin sözünü kesmeyin ya da cümlesini tamamlamayın.

Karşınızdaki insanı acele ettirdiğinizd sözünü kestiğinizde ya da onun cümlesini tamamlamaya kalktığınızda, yalnızca kendi düşüncenizi değil aynı zamanda karşınızdakinin düşüncelerini de takip etmek zorunda kalırsınız. Özellikle çok meşgul insanlarda oldukça yaygın olan bu eğilim, her iki tarafın da daha hızlı konuşmasını ve düşünmesini gerektirdiğinden dolayı görüşmeyi yapanların sinirli, yorgun, huysuz ve huzursuz olmalarına neden olur.

  1. Birisine bir iyilik yapın ve ve kimseye bahsetmeyin.

İyilik yapmanın yaratığı pozitif duyguları başkalarına anlatarak azaltmak yerine kendinize sakladığınızda getirdiği olumlu hislerin hepsi bir tek sizin olur.

  1. Bırakın zafer başkalarının olsun.

Ego genelde başkalarının pahasına görülmek, duyulmak, saygı görmek ve özel bulunmak isteyen; başkalarının sözünü kesen ya da konuşmayı ve ilgiliyi kendi üzerine çekmek için sabırsızlıkla bekleyen tarafımızdır. Dikkatleri üzerinizde toplama ihtiyacınızdan vazgeçtiğinizde karşınızdakilerin sizinle ilgilenmelerinin yerini, zaferi başkalarına bırakmanın yarattığı sessiz bir özgüven alacaktır.

  1. İçinde bulunduğunuz anı yaşamayı öğrenin.

Ne yazık ki bize ileriye dönük yaşamamızı söyleyen zihinsel dinamikler gelecekte de var olacakları için o “daha iyi güne” hiçbir zaman için ulaşamayacağız. John Lennon’un bir zamanlar dediği gibi “hayat, siz başka planlar yaparken başınızdan geçenlerdir.” Biz “başka planlar” yapmakla meşgulken, çocuklarımız büyür, sevdiklerimiz taşınır ya da ölürler, vücutlarımız hamlaşır ve hayallerimiz uçup gider. Diğer bir değişle hayatı kaçırırız.

İçinde bulunduğumuz an, elimizdeki ve üzerinde herhangi bir hükmümüz olan tek zaman dilimidir.

  1. Sizden başka herkesin bilge olduğunu hayal edin.

Tanıştığınız her kişi, size bir şey öğretmek için karşınıza çıkar. Size düşen görev, karşınıza çıkan insanların size ne öğretmeye çalıştıklarını çözmektir. Tek yapmanız gereken olayları, “Neden bana bunu yapıyorlar?” yerine “Bana ne öğretmeye çalışıyorlar?” şeklinde görmektir.

  1. Çoğu zaman başkalarının haklı olmasına izin verin.

Bir nedenden dolayı birçok insan, bilinçli olarak ya da farkında olmadan, diğerlerinin görüşlerinin, ifadelerinin ya da inandıklarının yanlış olduğunu göstermenin kendi görevleri olduğuna ve bunu yaptıklarında karşılarındaki insanın buna müteşekkir olacağına ya da en azından bir şeyler öğreneceğine inanır. Yanlış!

  1. Daha sabırlı olun.

Sabırlı olduğunuzda, hayatın sizin istediğiniz şekilde olması gerektiği konusunda ısrar etmek yerine, etrafınızdaki her şeyi olduğu gibi kabul etmek daha kolaydır.

  1. Sabır geliştirme aşaması yapmak için zaman ayırın.

“Şu andan itibaren beş dakika süreyle hiçbir şeyin beni rahatsız etmesine izin vermeyecek ve sabırlı olacağım.” Bu şekilde beş dakikalık alıştırmalarla başlayarak sabır düzeyini artırabilirsiniz. Çocuklarınız, patronunuz ya da zor bir insan veya durumla uğraşmanız gerektiğinde ufak şeyleri dert etmek istemiyorsanız sabır düzeyini artırmak çok iyi bir başlangıç olacaktır.

  1. Sevgi ya da barış elini önce siz uzatın.

Kızgınlığa tutunmaya devam ettiğimizde ufak şeyleri gerçekten büyük şeylere dönüştürürüz. Bakış açımızın mutluluğumuzdan daha önemli olduğuna inanırız. Bu bir hatadır. Daha huzurlu olmak istiyorsanız anlamanız gereken haklı olmak, hiçbir zaman kendimize mutlu olmak için izin vermekten daha önemli değildir. Mutlu olmanın yolu kırgınlığı bırakıp girişimde bulunmaktır. Başkalarının haklı olmasına izin vermek sizin haksız olduğunuz anlamına gelmez. Her şey yoluna girecektir. Takılmamanın getirdiği iç huzura kavuşurken diğerlerinin haklı olmalarına izin vermenin keyfini yaşayacaksınız.

  1. Kendinize “Bir yıl sonra bunun önemi olacak mı?” diye sorun.

Canınızı sıkan mesele her ne ise muhtemelen bir sene sonra umurunuzda olmayacak ve hayatınızın önemsiz detaylarından biri olarak kalacaktır.

  1. Hayatın adil olmadığı gerçeğini kabullenin.

Hayatın adil olacağına dair bir vaat olmadığının farkında olmadığımızdan “bu haksızlık” diye yakınırız. Hayat ne şimdi ne gelecekte adil olmayacaktır.

Hayatın adil olmadığı gerçeği, daha iyi bir hayatımız olması ve dünyayı daha iyi bir yer yapmak için elimizden geleni yapmaya çalışmayalım anlamına gelmez. Aksine tam olarak da bunu yapmamızı önerir. Hayatın adil olmadığını kabullenmez ya da anlamazsak, kendimize ve etrafımızdakilere acıma eğilimi belirir. Acımak, insanların kendilerini daha da kötü hissetmelerini sağlamanın haricinde hiçbir faydası olmayan ve kendi kendinin baş düşmanı olmayan bir duygudur. Fakat hayatın adil olmadığını anladığımızda, kendimize ve başkalarına karşı merhametli olmaya başlarız ve merhamet kalbimizden gelen ve değdiği herkesi sevgi ve iyilikle dolduran bir duygudur.

  1. Canınızın sıkılmasına izin verin.

Hiçbir şey yapmamanın güzelliği, size aklınızdakileri boşaltmayı ve gevşemeyi öğretmesidir. Kısa bir süre için beyninizin “bilmemenin” hürriyetini yaşamasını sağlar. Tıpkı vücutlarımız gibi zihinlerimizin de koşuşturma içinde geçen yaşamlarımızda teneffüs almaya ihtiyacı vardır. Beyninizin mola almasına izin verdiğinizde daha güçlü, daha keskin, daha odaklı ve daha yaratıcı olursunuz.

  1. Stres toleransınızı düşürün.

Beyninizin çok hızlı çalışmaya başladığını fark ettiğinizde, bir adım geri çekilerek rotanızı baştan belirleyin.

Kontrolü kaybetmiş ve üzerinizdeki iş yükünden bunalmış hissettiğinizde, kollarınızı sıvayıp başlamak yerine, gevşeyip, derin bir nefes almak ya da kısa bir yürüyüşe çıkmak daha iyi bir stratejidir.

  1. Her hafta kalbinizden gelen bir mektup yazın.

Yazacağınız mektubun amacı son derece basittir: sevgi ve şükran ifade etmek. Bu sayede hayatınızdaki iyi şeylere odaklanabilirsiniz ve alıcı da duygulanacak ve minnettar kalacaktır.

  1. Kendi cenazenize katıldığınızı hayal edin.

Her ne kadar ürkütücü ve acılı olsa da ölümünüzü ve dolayısıyla şu ana kadarki yaşantınızı gözden geçirmek, size nasıl bir insan olmak istediğinizi ve sizin için en önemli olan önceliklerinizi hatırlatacağından iyi bir fikirdir.

  1. Kendinize “hayatın acil bir durum olmadığını” sık sık hatırlatın.

Daha huzurlu olma hedefimize ulaşmak için atmamız gereken ilk adım birçok durumun aciliyetini kendimizin yarattığını kabul etmektir. “Hayat acil bir durum değildir.”

  1. Zihninizin arka planını kullanmayı deneyin.

Zihninizin arka planını kullanmak siz başka bir işle uğraşırken beyninizin bir sorunu çözmesine izin vermek anlamına gelir. Arka plan inkar etmek ya da dalga geçmek için bir mazeret değil, çözülmek istenen sorunu aktif olarak analiz etmeden aklınızda tutmaya devam etmektir.

  1. Her gün bir dakika teşekkür edecek birini düşünün.

Eğer sabah kalktığınızda güne şükrederek başlarsanız gününüzün huzurlu geçmemesi imkansızdır.

  1. Tanımadığınız bir insana gülümseyin, gözlerinin içine bakarak “Merhaba” diyin.

İlk hareket sizden geldiğinde, insanların ne kadar hoş ve minnettar olduklarını da anlayacaksınız. Birbirimize ne kadar benzediğimizi idrak ettikçe herkesin içindeki masumiyeti görmeye başlayacaksınız.

  1. Her gün kendiniz için bir sessizlik zamanı ayırın.

Tek başınıza vakit geçirmek,  gün içinde karşılaştığınız gürültü ve karmaşıklığı dengelemeye yardımcı olur.

  1. Hayatınızdaki insanları minik çocuklar ve yüz yaşında insanlar olarak hayal edin.
  2. Önce karşınızdaki anlamayı hedefleyin.

Karşınızdaki kişilerin çıkış noktalarını, onlar için neyin önemli olduğunu, ne söylemeye çalıştıklarını anladığınızda, bunu doğal olarak ve herhangi bir çaba harcamadan anlaşılmak takip eder.

  1. Daha iyi bir dinleyici olun.

Yanıtlarınızı yavaşlatıp daha iyi bir dinleyici olmak, üzerinizdeki baskıyı azalttığı için daha huzurlu biri olma yolunda size yardımcı olur.

  1. Savaşlarınızı akıllıca seçin.

İnandığınız konu üzerinde tartışmanız, yüzleşmeniz hatta kavga etmeni gereken durumlar olacaktır. Fakat çoğu insan, konu ne olursa olsun tartışıp yüzleşip, kavga ettiğinden hayatını göreceli olarak küçük şeyler hakkında bir dizi çatışmaya dönüştürür. Bu şekilde yaşamak hayatınıza o kadar çok kırgınlık ve kızgınlık sokar ki bir süre sonra nelerin gerçekten önemli olduğunu unutuyorsunuz.

  1. Ruh halinizin farkında olun, moralinizin bozuk olduğu zamanlar sizi yanıltmasına izin vermeyin.

Moraliniz bozukken hayatınızı gözden geçirmek hiç de iyi bir fikir değildir ve bir çeşit duygusal intihardır. Kendinizi kötü hissettiğinizde ortada gerçekten bir sorun varsa, bu problem toparlandığınızda da orada olacaktır.

Yapmanız gereken kendimizi iyi hissettiğimiz anlar için minnettar olmak ve moralimiz bozukken kendimizi ciddiye almamaktır. Bir dahaki sefere moraliniz bozulduğunda kendinize bunun da geçeceğini hatırlatın, gerçek de budur.

  1. Hayat bir tatbikattır. Yalnızca bir tatbikat.

Problemler, sorumluluklar ya da aşılamaz engeller bombardımanı altında olduğunuzda durumunuzu bir tatbikat gibi görürseniz, sizi zorlayan her ne olursa olsun, daima onu aşma ve başarılı olma şansınız olur. Bunun aksine karşınıza çıkan her sorunu, hayatta kalabilmek için kazanmanız gereken ciddi bir savaşmış gibi algılarsanız, son derece engebeli bir yolculuğunuz olacaktır.

  1. Övgü ile yergi aynı şeydir.

Tanıştığımız herkesin bizi onaylamayacağı ikilemini ne kadar çabuk öğrenirsek, hayatımız o kadar kolaylaşır. Onay almadığınız durumlarda reddedilmiş hissetmek yerine kendinize kendi bakış açınızı “Gene oldu ama sorun değil.” Diyerek hatırlatın.

  1. Rastgele iyilikler yapın.

Yaptığımız her iyilik bizi olumlu duygularla ödüllendirir ve hayatın, hizmet, iyilik ve sevgiden oluşan en önemli kesitlerini bize hatırlatır. Eğer hepimiz üzerimize düşeni yaparsak, kısa bir süre sonra çok daha güzel bir dünyada yaşamaya başlarız.

  1. Davranışın ötesini görmeye çalışın.

Eğer çocuklara olan sevgimiz onların davranışı bazında olsaydı, çocuklarımızı sevmek hiç de kolay olmazdı. Aynı şekilde sevginin temeli de davranışlar olsaydı, büyük ihtimalle ergenlik çağındayken bizi seven bir kişi bile olmazdı.

Postanedeki memur işini ağırdan alıyorsa kötü bir gün geçirdiğini bilin ve belki de tüm günleri kötüdür. Eşiniz ya da yakın bir dostunuz sizi terslediğinde, sevdiğiniz kişinin bu istisnai davranışının altında sizi sevmek ve sizin tarafınızdan sevilmek yatar.

  1. Masumiyeti görün.

Birisi hoşlanmadığınız bir şekilde davrandığında uygulanabilecek en iyi strateji, kendimizle davranış arasına mesafe koysak ve ötesine bakarak davranışın kaynağı olan masumiyeti görmektir.

  1. Nazik olmayı haklı olmaya tercih edin.

Haklı olma duygunuzu bastırıp nazik olmayı her seçtiğinizde, içinizde huzurlu bir duygunun geliştiğini hissedeceksiniz.

  1. Bugün üç kişiye onları ne kadar çok sevdiğinizi söyleyin.

“Yaşayacak yalnızca bir saatiniz ile sadece tek bir telefon açma şansınız olsa kimi arardınız, ona ne söylerdiniz ve aramak için en bekliyorsunuz?”

  1. Alçakgönüllü olun.

Kişinin takdir edilme ihtiyacı ne kadar az olursa o kadar fazla onay alır. Övünmek için fırsatınız olduğunda cazibesine karşı koyun.

  1. Çöpü çıkarma sırasının kimde olduğundan emin değilseniz siz çıkarın.

Yaptığınız her işin çetelesini tuttuğunuzda mutlu olmanız zorlaşır.

  1. Kışa hazırlık telaşından kaçının.

Kışa hazırlanma, tamir edilmesi gerekenleri tespit etmek için dikkatlice incelemektir. Bu eğilimlerimiz karşımızdakilere yabancılaşmamıza ve kendimizi kötü hissetmemize neden olur ve hoşumuza gitmeyen şeyleri düşünmemizi tetikler.

  1. Her gün birkaç dakikanızı sevecek birini düşünmeye ayırın.

Her gün sevecek birini düşünmeyen birinin zihnine sıkıntı girer.

  1. Antropolog olun.

Antropolog olmak insanların yaptıklarından daha az etkilenmenin bir yoludur. Biri size tuhaf gelen bir şekilde davrandığında “Bunu yaptığına inanamıyorum.” Yerine “Demek ki etrafındakileri böyle algılıyor, ne ilginç!” diyin.

  1. Farklı gerçeklikleri anlayın.

Kastedilen, farklılıkların hoş görülmesi değil başka şekilde olamayacağı gerçeğinin kabul edilerek buna saygı duyulmasıdır.

  1. Yardım etme alışkanlığı kazanın.

Size kolay görünen faydalı bir şeyler bulmaya çalışın. Bu iyilikleri yapmak eğlenceli ve tatmin edici olduğu gibi başkaları için de iyi birer örnektir.

  1. Her gün en az bir kişiye onun beğendiğiniz bir özelliğini söyleyin.

Birisini takdir etmek, karşısındaki hakkındaki olumlu düşünceleri paylaşan kişinin de kendini iyi hissetmesini sağlar. Bu sevgi dolu bir nezaket eylemidir ve düşüncelerinizin birisinin iyi taraflarına yönelmiş olduğu anlamına gelir.

  1. Limitlerinizi neden olarak göstermek onları sizin limitleriniz yapar.

Zihnimiz o kadar güçlüdür ki, bir şeyin gerçek ya da bizim için erişilemez olduğuna karar verdiğimizde, kendi kendimize yaratmış olduğumuz bu engeli aşmak son derece zordur ve durumumuzu savunmaya başladığımızda ise imkansız hale gelir.

  1. Her şeyde tanrının parmak izi olduğunu unutmayın.

Hayatımız günlük şeylerdeki kutsallıkları görmek arzusu ile dolu olduğunda sihirli bir şeyler olmaya başlar ve huzurlu duygular ortaya çıkar. Günlük yaşamın daha önce fark etmediğimiz kesitlerini görmeye başlarız. Herhangibir şeydeki güzelliği göremememiz, onun güzel olmadığından ziyade bizim yeteri kadar dikkatli bakmadığımız ya da bakış açımızın yeteri kadar geniş olmadığı anlamına gelir.

  1. Eleştirme dürtünüze karşı koyun.

Sonuçta hiçbirimiz eleştirilmekten hoşlanmayız ve genelde savunmaya geçerek ya da içimize kapanarak tepki veririz. Kenndini saldırı altında hisseden birinin yalnızca iki seçeneği vardır: korku ve utançla geri çekilmek ya da kızgın bir şekilde karşı saldırıya geçmek. Bugüne kadar eleştirdiğiniz kişilerden kaç tanesi size “Hatalarımı gösterdiğin için teşekkür ederim, minnettarım.” Şeklinde karşılık verdi?

Eleştirmek tıpkı küfür etmek gibi kötü bir alışkanlıktan başka bir şey değildir.

  1. En katı beş saplantınızı bir kağıda yazın ve bunları yumuşatmaya çalışın.

Anlamanız gereken hangi konuda inatçı olduğunuz değil, düşüncelerinize ne kadar sıkı tutunmakta olduğunuzdur.

  1. Sırf eğlence olsun diye size yöneltilen eleştiriyi doğru kabul edin.

Gerçek şu ki, eleştiriye olumsuz tepki verdiğimizde bizi eleştiren kişi, hakkımızdaki değerlendirmesinde haklı olduğundan emin olur.

Size arada bir yöneltilen eleştirileri kabul etmenin kazancı, bedelinden çok daha yüksektir.

  1. Başkalarının fikirleri altında yatan doğruyu bulmaya çalışın.

Hemen hemen her fikir, hata yerine değer bulmaya çalıştığımızda, değerlidir.

  1. Bardağı çoktan kırılmış olarak görün.

Bir şeyin zaten kırılacağını biliyorsanız, kırılması sizi şaşırtmaz ve üzmez.

  1. “Nereye giderseniz gidin siz oradasınız.” İfadesinin ne demek olduğunu bilin.

Negatif özellikleriniz gittiğiniz her yerde sizi takip edecektir. Öyleyse sorunlarınızı çözmek için yerinizi değil kendinizi değiştirmeye bakın.

  1. Konuşmaya başlamadan önce bir nefes alın.

Tek yapılması gereken, karşınızdaki sözünü bitirdiğinde, bir an için beklemeyi ya da nefes almayı içerir. Nefes almanın gücüne ve güzelliğine alışıp bir zaman sonra takdir etmeye de başlayacaksınız.

  1. Kendinizi iyi hissettiğiniz zaman şükredin, kötü hissettiğiniz zaman zarif olun.

Kendinizi kötü hissettiğinizde, karşı koymak yerine gevşemeye çalışın. Paniğe kapılmak yerine sakin ve zarif olmayı deneyin. Eğer olumsuz duygularınızla mücadele ermeye çalışmaz ve ılımlı olursanız, bir zaman sonra toparlanacağınızdan emin olabilirsiniz.

  1. Daha ılımlı bir sürücü olun.

Bunun için üç önemli neden vardır. Agresif olduğunuzda kendinizi ve çevrenizdekileri tehlikeye atarsınız. Arabayı agresif kullanmak son derece streslidir, tansiyonunuz yükselir ve düşünceleriniz kontrolden çıkar. Gideceğiniz yere daha çabuk varmazsınız.

  1. Gevşeyin.

Daha rahat olmak, kendinizi hayatın getirdiği dramlara şimdikinden daha farklı tepkiler vermeyi öğrenmeyi içerir.

  1. Posta yoluyla bir evlatlık edinin.

(ülkemiz şartlarında uygulaması yok.)

  1. Yaşamı bir melodram olarak görmeyin.

Hayatın pembe dizilerdeki gibi olmak zorunda olmadığını kendinize hatırlatın.

  1. Kendi görüşlerinizden tamamen farklı makale ve kitaplar okun ve bir şeyler öğrenmeye çalışın.

Kapalı bir zihin, diğer her şeyi dışarıda tutmak için sürekli bir savaş halindedir.

Temel görüşlerinizi ya da en önemli saflarınızı değiştirmek zorunda değilsiniz. Tek yaptığınız fikirlerinizi genişletmek ve kalbinizi yeni fikirlere açmaktır.

  1. Aynı anda birkaç şey yapmayın.

Aynı anda birkaç şey yaptığınızda yaşadığınız ana odaklanmanız imkansızdır. Bu nedenle işten alacağınız zevk azaldığı gibi odaklılığınız da azalır.

  1. Ona kadar sayın.
  2. Kendinizi fırtınanın merkezinde olmaya alıştırın.

Fırtınanın merkezi, şiddetli hava koşullarının ortasında bulunan, rüzgarların ölümcül etkilerinden soyutlanmış belirli bir bölgeye verilen addır. Etrafta kıyamet koparken merkez sakindir. Gergin ortamlarda sakin kalan tek kişi olacağınıza dair kendinize söz verin.

  1. Planlarınızdaki değişikliklere karşı esnek olun.

Kendinize hedef olarak esnek olmayı belirleyin.

  1. İstediklerinizi değil elinizdekileri düşünün.

Görünüşe göre, ne kadar çok şeye sahip olduğumuza fazla önem vermeden, tatminsiz olmamızı garanti edecek şekilde arzuladıklarımız listesine ekleme yapmaya devam ederiz. Yapmanı gereken düşüncelerinizi sahip olmak istediklerinizin yerine sahip olduklarınıza yöneltmektir.

  1. Olumsuz düşüncelerinizi göz ardı etmeyi öğrenin.

Aklınıza gelen her ne olursa, bu sonuçta sadece bir düşüncedir ve sizin izniniz olmadan size zarar veremez.

  1. Dostlarınızdan ve ailenizden bir şeyler öğrenmeye hevesli olun.

Soru soracağınız kişinin, cevaplayabilecek donanımda olmasına dikkat edin.

  1. Bulunduğunuz yerde mutlu olun.

Hayatımızdaki zorluklar hiçbir zaman bitmeyecektir. En iyisi bu gerçeği kabullenip içinde bulunduğunuz şartlarda mutlu olmaya karar vermektir.

  1. İnsanın edindiği huyları olduğunu unutmayın.

Sizi siz yapan en çok tekrarladığınız şey neyse odur. Tekrar yapma yoluyla merhamet, sabır, iyilik, alçak gönüllülük ve huzur duygularının içinizde baskın olmasını seçebilirsiniz.

  1. Zihninizi sakinleştirin.

“İnsanlığın tüm sorunları, kişilerin bir odada, tek başlarına, sessizce oturamamalarından kaynaklanır.”

  1. Yogaya başlayın.
  2. Hizmet etmeyi yaşamınızın değişmez bir parçası haline getirin.

En özgün iyilik ve cömertlik örneklerinin birçoğu, hizmet etmenin ve karşılıksız vermenin, bir insanın zihinsel sürecinin yapısal bir parçası haline gelmiş olmasından kaynaklanır.

  1. Karşılık istemeden ve beklemeden bir iyilik yapın.
  2. Sorunlarınızı potansiyel eğitmenler olarak görün.

Karşılaştığınızın problemin size hangi dersler öğretebileceğini kendinize sorun.

  1. Bilmemekten rahatsız olmamayı öğrenin.

Belki öyledir, belki de değildir.

  1. Kendinizi bütünüyle kabullenin.

Olumsuz yönlerinizle beraber, yeterince değer vermemiş olduğunuz ya da farkında bile olmadığınız pozitif yanlarınızı da görmeye başlarsınız. “mükemmel olmayabilirim ama olduğum şekilde de oldukça iyiyim.”

  1. Kendinize karşı hoşgörülü olun.

“Ben iyi değilim ama bu sorun değil.” Demeyi öğrenin.

  1. Başkalarını suçlamayı bırakın.

Kişisel durumlarımız için başkalarını suçlarken mutlu olmamız mümkün değildir. Başkalarını suçlamayı bıraktığınızda hayat daha eğlenceli ve idamesi kolay hale gelecektir.

  1. Erken kalkın.
  2. Yardım etmeye çalışırken küçük şeylere odaklanın.

“Bu dünyada büyük şeyler yapamayız. Yalnızca küçük şeyleri büyük bir sevgiyle yapabiliriz.” Rahibe Teresa

  1. Yüzyıl sonra dünyada başka insanlar olacak.
  2. Hafife alın.

Aşırı ciddiyetten kurtulmanın ilk adımı, sorununuz olduğunu kabul etmek ve kendine itiraf etmektir. Değişmeyi ve daha ılımlı olmayı kabul etmeniz gerekir.

  1. Bir bitki yetiştirin.

İç huzura kavuşmanın şartlarından bir tanesi karşılıksız sevmeyi öğrenmektir.

  1. Sorunlarınızla olan ilişkinizi değiştirin.
  2. Bir sonraki tartışmanızda, kendi görünüşünü savunmak yerine önce bakış açısını anlamaya çalışın.
  3. Anlamlı başarı ne demek baştan tanımlayın.

Kendinizi tümüyle dış başarıların peşinde tüketmektense gerçekten neyin önemli olduğuna biraz daha değer vermeye çalışın.

  1. Duygularınıza kulak verin.
  2. Birisi topu size atarsa yakalamak zorunda değilsiniz.

Birisi size derdini anlattığında, onun derdinde boğulmamayı seçebilirsiniz. Yardımda bulunun ancak içselleştirmeyin.

  1. Bu da geçer.

Her şeyin bir başlangıcı ve sonu vardır ve öyle olması gerekir.

  1. Hayatınızı sevgiyle doldurun.

Arzuladığımız sevgiyi etrafınızdakilerin sağlamasını beklemek yerine biz sevgi kaynağı olmalıyız. Kalbinizi daha büyük bir sevgiye açıp kendinizi bir sevgi kaynağına dönüştürmeyi birincil önceliğiniz yaparsanız, arzuladığınız sevgiyi elde etme yolunda önemli bir adım atmış olursunuz.

  1. Düşüncelerinizin gücünü fark edin.
  2. Daha fazlası daha iyidir fikrinden vazgeçin.

Çok şeye sahip olmak, kendi başına kötü, yanlış ya da zararlı bir şey değildir ama sürekli daha fazlasını istemek tatmin edici değildir. Daha fazlanın daha iyi olduğunu düşündüğümüz sürece tatmin olmanız mümkün değildir.

  1. Kendinize hep “Gerçekten önemli olan nedir?” sorusunu sorun.

Bunu düzenli olarak sorduğunuz takdirde, bazı seçimlerinizin belirlemiş olduğunuz hedeflerinize ters düştüğünü göreceksiniz.

  1. Yüreğinizin sezgisine güvenin.
  2. Hayatı olduğu gibi kabul edin.

İçsel kargaşalarımızdan birçoğu, hayatı kontrol etmek arzumuzdan ve olduğundan farklı olması konusunda zarar etmemizden kaynaklandığı için çok önemlidir. Fakat hayat her zaman olmasını istediğimiz gibi değildir.

  1. Kendi işinize bakın.

Gerçekten ait olmadığınız bir yerde olduğunuzu fark ettiğinizde, gerekli alçak gönüllük ve bilgeliğe sahip olarak geri çekilin.

  1. Olağan şeylerdeki olağanüstüyü görün.

Hayatta görmek istediklerimizi görürüz; çirkinlik ararsak çirkinlik, güzellik ararsak güzellik.

  1. İç dünyanız için zaman ayırın.
  2. Bugünü dünyadaki son gününüzmüş gibi yaşayın. Belki de öyledir!

Dünyadaki her gününüzü, son gününüzmüş gibi yaşayın.

Huzurlu Olmak İstiyorsanız UFAK ŞEYLERİ DERT ETMEYİN

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin